Çağımızın en korkunç sorunlarından birisi; İnsanların, cehaleti gövdesine oradan da fikirleriyle kişiliklerine bantlaması, yapıştırmasıdır. O kadar çok örnek bulabiliriz bunu tartışabiliriz ki; ki tartışabilsek en azından değil mi? Ama madem bir örnek verip konuyu derinleştirmek vaki oldu. O zaman hepimizin gündelik hayatından bir örnekle devam edelim.
Herhangi birine bir konuyla alakalı düşüncemizi söylediğimizde çok net ve etik bir düşünce olsa bile onun tersini söylemek sanki ona bir kazanım olarak dönüyormuşçasına haykırmaya başlıyor. Alışveriş yapmaya giderken, mutfak alışverişi yapmaya giderken arkadaşımız oradan atılarak adeta vücudunu kapının önüne sererek, ‘‘Ya neden gidiyorsun, internetten söylesene. Artık alışveriş devri kapandı, her şey dijital, sen de ayak uydursana’’ buna benzer cümlelerle seni yürüme ihtiyacından, iletişim kurma ihtiyacından, temiz hava almandan ya da fiyat yönünden daha uygun olan yerlere uğrama güdünden koparmaya çalışır. Ve yahut iş yerindeki Şef’in duyuru yapıyor; ‘‘Arkadaşlar, falanca arkadaşımız kitap çıkarmış almak isteyen kendisine müracaat edebilir.’’
Yaşam felsefesi olmayan, insanları önemsemeyen, sadece mademki ağzım var kullanmalıyım diyen bir zat;
‘‘Ya ne kitabı, kimse kitap okumuyor, telefon varken ne gerek var’’ diyor. Aslında bunu söyleyerek kendini kutsuyor, onun için emek, çaba, hayal gücü, kültürlenme, kişisel gelişim bunlar hava cıva şeyler. Onun düzenli yapabildiği çok az şey var; yemek yemek, uyumak, nefes almak, ise gidip gelmek. Bunları yapabildiği için mutlu. Mutluğunu da hiçbir bilgisi olmadığı konuda patavatsızca konuşup taçlandırma peşinde. Bunu o kadar çok sık yapar hale gelir ki zamanla insanlar onu görmemeye, duymamaya başlar. Ama o bunun bilincinde olmaz çünkü yaptığı davranışlar, sözleri, insanları bilgisizliği ve edepsizliğiyle kendinden ırak etmesi buram buram karakterine sinmiştir. Spatulayla kazısa yine de çıkmayacak sert, yapışkan bir siniş.
İnsanlar fikirlerini bir bilgiye sahip olmadan: yekpare söylemeye, bundan kıvanç duymaya, belleklerinde döndürüp onore olmaya kendilerini adamışlardır. Karşı taraf sözlerimden ötürü ne düşünür, nasıl tepki verir diye düşünmek şöyle dursun belki söyleyebilir endişesiyle hemen oradan uzaklaşmayı cehalet köşküne dörtnala gitmeyi sürdürür. Asla sorgulamaz, asla zihnine kendine ait olmayan düşünceleri eklemez biliyor ki eğer eklerse o düşünce onu rahatsız eder. Hiçbir şeyin farkında olmayan şahıs en çok buna dikkat eder. Bilgisizlik okyanusundaki en sağlam gemisine zarar gelmesini istemez. Ömrü bir hiçliğin dallarında sallanırken o farkında olmadığı kendisiyle kayıtsızca ömrünü geçirmeye yozlaşmaktan kir tutmaya devam eder. Bu tipteki insanlardan tamamen uzaklaşmanın en kolay yolu iletişimi kesmekle sonlanmıyor ne yazık ki virüs gibi yayılmaya devam ettikleri için onlardan ne kadar çabuk, hızlı uzaklaşılabilirse o kadar az etkiyle kurtulmak ancak yeterli olabilir.
Sözler nekadar faklı olsada anlatılan mana ya karşılık gelmeye yetmeyen kelimelere den cümleler ile onlara anlatmaya çalışma büyük bir özveri olsa gerek sizler için kaleminiz hep doğruları yazsın
Teşekkür ederim değerli yorumlarınız için
Kalemine yüreğine sağlık…. Yazılarının devamını beklerim…
Teşekkür ederim değerli yorumunuz için
Canı gönülden tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum.