Hiçbir şey göründüğü gibi değildir. Bugün hayat veren su, yarın sizi boğabilir. (Mevlana)
Saman sarısı saçlı, marka elbise giymiş bir kadın, endişe dolu gözlerle çöp konteynerini karıştırıyordu.
Siyah poşetleri açıp, açıp bir kenara attı. Ara sıra etrafına bakınıp, çöpü karıştırmaya devam etti. Sonra kendi kendine söylendi.
“Öff burnumun direği de kırıldı!”
Nihayet aradığını buldu. Hazine bulmuş gibi sevindi. Aceleyle siyah poşeti alıp, evine geçti. Ellerini, yüzünü sabunladı. Sonra aynı poşetle, dışarıya çıktı. Kırmızı Porsche arabasına bindi.
Arabada giderken, sabah yaşadıkları gözlerinin önünden geçti.
“Cezanı çekeceksin iblis!”
Polis Merkezi’nin kapısına geldi.
Baş komiserin kapısını çaldı. İçeriden bir ses, “Buyurun” dedi.
Genç kadın, içeriye girdi. Baş komiser ayağa kalktı.
Kadın, elindeki siyah poşeti masanın üzerine koydu. Baş komiser hayretle baktı ona.
“Bu ne?”
“İspat ve deliller.”
Siyah poşeti açtı komiser. İçinden; kanlı bir bıçak ve pijama çıktı, bir kaç saniye kadının yüzüne baktı.
“Ne oldu anlatır mısınız?”
Genç kadın sakin bir sesle anlatmaya başladı:
“Saat on sularındaydı. Hava almak için penceremi açmıştım. Komşumuzun penceresi de açıktı. Yorgan bir kenara düşmüştü. Gizem ve kocası yine tartışıyorlardı.
Gizem, “Seni memnun etmek için elimden gelen her şeyi yapıyorum. Hep ben çalışıyorum. Sen ise bütün gün kumarhanelerdesin. Umurunda değil hiçbir şey.” dedi.”
Kocası öfkelendi.
“Beynimi s… o… yeter artık sus!”
“Sen ne biçim insansın!”
Kocası, birden yataktan fırlayarak, Gizem’in kolundan yakaladı. Yüzüne bir yumruk attı, Gizem yere yapıştı. Adam, kudurmuş köpek gibiydi, ağzından feci hırıltılar çıkıyordu. Onu acımasızca tekmelerken, Gizem yerden doğrulup, kocasının apış arasına tırnağını geçirip, kanattı, pijamasında kan lekesi oluştu. Canı yanan koca, koşarak mutfağa gitti. Elinde kocaman bir bıçakla geldi. Can düşmanını öldürüyor gibi sapladı bıçağı karısının göğsüne. Her şey bir anda olup bitmişti.
“Donup kaldım, Ne yapacağımı bilemedim. Telefona sarıldım polisi arayayım diye, şarjım bitti, elektrikler de kesildi.” diye devam etti genç kadın.
“On yıllık karısını öldürmüştü iblis, müdahale etseydim beni de öldürebilirdi. Hayatım boyunca böyle nefret dolu bir insan görmedim…
Adam, kanlar içinde boylu boyunca yatan karısına pis pis baktı. Geride kanıt bırakmamak için, üstündekilerini ve kanlı bıçağı siyah bir poşete doldurdu. Karısının ellerini çamaşır suyuyla yıkadı. Eve hırsız girmiş süsü verdi. Sonra güzelce giyinip, siyah poşeti aldı, dışarıya çıktı. Çöp konteynerinin içine fırlattı. Ve gülümseyerek gözden uzaklaştı…”
Baş Komiser telaşla:
“Hemen gidelim olay yerine.” dedi.
Baş komiser ve Polisler araçlarından indi. Apartman dairesine girdiler. Merdivenleri koşarak çıktılar. Genç kadın da aracından indi. Peşlerinden gitti. Polisler Kapıyı kırıp içeriye girdiklerinde kocayı, karısının başında gördüler. Koca irkilerek polislere döndü yüzünü.
“Tam da ben sizi arayacaktım… Canımı öldürmüşler!”
“Hırsız girmiş… Kasayı açıp altınlarımızı da götürmüş…”
Genç kadın, gözlerini fal taşı gibi açtı.
“Yüreği, beyni özürlü bu adamın!”
Polisler, kocanın bileğine kelepçeyi taktı. Baş Komiser, Gizem’in nabzına baktı.
“Yaşıyor!”