Çığlık

Zeynep Bingöl 623 Görüntüleme 9 Yorum
2 Dak. Okuma

Zifiri bir karanlığın içerisinde yürürken, ne kadar dikkatli olabilir ki insan? Adım attığı her seferinde, başka bir kötülüğün içerisine sürüklenmez mi? O karanlığa gözleri alışsa dahi, tehlike peşini bırakır mı ki? Peki, kim garanti edebilir yeniden aydınlığa çıkmayı…

Artık mecali kalmamıştı. Gidiyordu ama nereye? Ne kadar gidilmişti onu da bilmiyordu.Yavaş yavaş yürürken aynı zamanda derin derin nefes alıp veriyordu.Güzel anıları beynini irdelerken elleri buz kesilmişti. Dolunay bulutların arkasına gizlenmişti çoktan. Her yer karanlıktı. Hava çok durgundu. Ne kuş sesi ne araba…Yeni yollara, yeni paylaşımlara, yeni bir yaşama hızlı adımlarla gidiyordu. Birden koşmayı bıraktı ve durduğu yerden geri dönüp gözleri anne ve babasını aradı. Hüzün kaplamıştı içini. Ama hızla çarptığı o kapıdan bir daha içeriye adımını atamazdı. Buna cesareti yoktu. Çoktan vermişti kararını. Bir yandan düşünceleriyle boğuşup, bir yandan aklından geçenleri istemsizce kendisine teselli verecek sözler arıyordu içinden. Giderse, günün sonunda hayatta istediği şeyi yapmış olacaktı. İnancından ödün vermeden. Her ne olursa olsun, her ne üzüntü yaşayacak olsa da, yeni yalnızlığını, yeni üzüntülerini, yeni zorluklarını bilerek seçmişti. İnancı her şeyden, herkesten daha değerliydi. Üstündü. Öyleydi. Biliyordu. İnanıyordu.

Tam o sırada her şeyin bittiğini sona yaklaştığını düşünürken birkaç km ötede ışık gördü. Tren raylarından koşarken parlak sarı ışığı görmek için omzunun üzerinden baktı. Birden tökezledi ve başı büyükçe bir taşa çarptı. Kanlar içinde yere yığılmıştı. Her şey bulanıklaşmıştı sanki. Sesler birbirine karışıyordu. Yardıma gelen kalabalığın ardından feryatlar içerisinde annesi belirivermişti. Evet. Bu onun sesiydi;

— Oğlum uyan artık sabah oldu.

Ses gittikçe yakınlaşıyordu adeta. O sırada kafasına yediği terlikle gözleri fal taşı gibi açıldı.

Yaşanan olayların, sizi saran tehlikelerin, sizi kuşatan gerçeklerin sizden beklediği davranışlar, sözler vardır, o davranış kalıplarına uymadığınızda, beklenmedik işler yapıp, beklenmedik sözler söylediğinizde bizzat gerçeğin kendisi afallayıp zihninizin isyankâr dalgalarına çarparak parçalanıyor. O zaman siz o parçaları alıp zihninizin güvenli limanlarında yeni bir gerçeklik yaratacak güce ulaşıyorsunuz…

Umarım tek bir nefeste keyif ile okuyarak… Birlikte yeni hikâyelerde… Her ayın 17’sinde tekrar buluşmak dileğiyle esen kalın.

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Yazar
9 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version