Çocuk İşçilerin Dramı

Mustafa Öztürk 956 Görüntüleme Yorum ekle
8 Dak. Okuma

Yüzyıllar boyunca birçok çocuk çok erken yaşta çalışmaya başladı. Kırsal alanda tarladaki işlerle meşgul olurken kentlerde ise ya zanaatkar ebeveynlerine yardım ettiler ya da işçi olarak çalıştılar. 19ncu yüzyıl çocukların çalıştırılması açısından tam bir kabus yılı oldu diyebiliriz. O dönemde çocuklar fabrikalarda, neredeyse bir makinanın bile zor yapabileceği işlerde günde on üç ila on beş saat arası  çalıştırılıyorlardı.

Özellikle tekstil, maden ve metal işçiliği sektörü gibi büyük sanayi kuruluşlarının çok fazla sayıda el emeği gerektiren işçi gücüne ihtiyacı bulunmaktaydı, bunların başında da çocuk işçiler gelmekteydi.

Fabrika İşçiliği

18nci yüzyılın ikinci yarısından itibaren çocuklar, tekstil firmalarının özellikle de kumaş baskı fabrikalarının kalifiye olmayan el emeğinin büyük bir kısmını teşkil etmekteydiler. Sekiz yaşına girer girmez hatta daha da erken yaşlardaki çocuklar, belirli görevler için boylarının küçüklüğüne ve yeteneklerine elverişli olan bazı işlerde istihdam edilirlerdi. Aynı işi yapan bir yetişkin, çocuğun aldığı ücretin dört mislini alıyordu fakat buna rağmen ailelerin gelirlerinin yetersiz olması onları çocuklarını da çalıştırmaya zorlamaktaydı.

1835’te, Mulhouse’da, büyük bir tekstil fabrikasında, bir işçi günde iki frank kazanırken, kadın işçi bir frank, on iki yaşından küçük çocuk işçi ise 45 kuruş 13 ile 16 yaş arası bir çocuk işçi ise 75 kuruş günlük kazanca sahipti. Karşılaştırma yapabilmeniz için şu şekilde açıklayalım, bir ekmek o dönemde 15 kuruştu. Herhangi bir ailenin geçim sıkıntısı yaşamaması için aylık kazanca mutlaka ek katkılar yapılması gerekiyordu. Bu da bize o dönemdeki ailelerin çok küçük yaştaki çocuklarını neden çalışmaya zorladıklarının cevabını vermektedir.

19ncu yüzyılın başında, iplik imalat fabrikalarında çocuklardan kırık iplikleri çalışan tezgahların altına yeniden takmaları ve tıkalı makaraları temizlemeleri istenirdi. Neredeyse günde on beş saat sürecek şekilde makineleri gözetlemekle yükümlü tutulurlardı. Maden ocaklarında da çocuklar vardı. Burada el arabalarını iterler, yetişkin bir insanın ayakta zor duracağı en dar galerilere girip çıkarlardı. Küçük sanayi işletmelerinde (Yirmiden daha az sayıda işçiye sahip olanlar) ise çocuklar kaçak çalıştıklarından bu tip yerlerde onlara rağbet daha da fazlaydı ve böyle küçük işletmelerde çalışan çocuk sayısı her zaman yüksek oranlarda bulunuyordu.

Çocukların Çalıştırılmasına Karşı Yapılan İlk Tartışmalar

1840’ta tekstil sanayisinde Fransa’da yapılan anketlerin bir sonucu olarak çocukların çalıştırılmasına yönelik ilk tartışmalar yapılmış ve senatör Charles Dupin tarafından bir yasa tasarısı sunulmuştur. Bu tasarıda şu iki temel soru sorulmuştu: Bir iplik fabrikasında sekiz yaşından küçük bir çocuk çalıştırabilir miyiz? Onlara günde iki saat ilkokul eğitimi verebilmek için haftada kırk sekiz saatten daha az çalıştıklarını nasıl tespit edebiliriz?

Reform yanlıları, 1830’lu yıllarda Fransız iplik üreticilerini uzun süre ziyaret eden doktor Louis-René Villermé’nin suçlayıcı raporlarına atıfta bulunmaktaydılar. Hazırladığı raporda çocuk işçilere yönelik tespiti şu şekildeydi: «Artık sadece bir aksesuar haline gelmiş ve makinelerinki ile aynı durumda olan inanılması güç bir aşırı çalışma yükü ile serseme çevrilmiş zavallı yaratıklar». Askerlik hizmetinde yapılan istatistikler de şunu göstermekteydi ki, aşırı sanayileşmiş bölgelerden gelen genç kişiler oldukça kötü bir sağlık durumuna sahiptiler: kırsal bölgelerden gelenler ile kıyas edildiklerinde bu genç erkekler sağlık yönünden iki misli daha beter durumdaydılar. Kamuoyu henüz bu durumla pek ilgili görünmemekteydi: Bir filozof ve siyaset adamı olan Jules Simon “Sekiz yaşındaki işçi” diye bir yazı kaleme aldığında Fransız tekstil endüstrisini darmaduman etmekle suçlanmıştı, tabi çocukların çalışma sürelerinin azaltılmasındaki en büyük engel onların bir yetişkin tarafından çalışmaya zorlanmalarından kaynaklanıyordu. Bu tip ıslah işlemlerine karşı gösterilen direnç zayıf sosyal etkiye sahip yasama metinlerinin birbiri ardına gelmesiyle vurgulanmaktaydı.

Çocukların eğitim hayatına devam edebilmesi sorunu gençlerin çalışmasına paralel olarak seyrini sürdürür: İlkokulun ücretsiz olması 16 haziran 1881 ve 28 mart 1882 tarihinde oylamaya sunulmuş ve ilkokulu zorunlu hale getiren ikinci Jules Ferry Yasası kabul edilmiştir. 1892 yılına gelindiğinde çocuklar artık eğitim diploması alma yaşı kabul edilen on iki ve on üç yaşlarından önce herhangi bir işte çalışamıyorlardı. Zorunlu eğitime ilişkin yasal sınır 1959’da on altı yaş olarak belirlenmiş ama bu konuda kesin kanun ancak 1 temmuz 1967’de yürürlüğe girmiştir!

Çocukların Çalışması Hakkındaki Kanun Metinleri

22 mart 1841 tarihinde, sekiz yaşından küçüklerin herhangi bir firmada çalışmasına kısıtlama getirilmişti ama bu kural sadece 20’den fazla çalışanı olan firmalar içindi. Mulhouse’da, 1845 yılında, on iki yaşından küçük çocuklar artık pamuk ipliği fabrikalarında çalışmıyordu fakat on iki ile on altı yaş arası çocuklar aynı yerlerde günde on iki ile on üç saat arası çalışmaktaydılar. Diğer fabrikalarda, sekiz ile dokuz yaş arasındaki çocuklar hâlâ tel sarma makinelerinde çalışıyordu (Rahat çalışmaları için bu çocuklara çok yüksek tabureler verilmekteydi). Kumaş baskısı işinde ise, sekiz yaşına giren çocuklar günde dokuz ila on bir saat arası çalışmaktaydılar.

1851’de, yeni çıkan bir yasa ile on dört yaşından küçük çocuklar günde on saatten fazla çalışamayacak, on dört ve on altı yaşı arasındaki çocuklar ise günde on iki saatten fazla çalışamayacaktı. 1874’de işe alım yaşı sınırlaması on iki yaş olarak sabitlendi; Ayrıca, on altı yaşından küçük çocuklar için Pazar günü izin günü olması zorunlu hale getirildi ve gece çalışmaları yasaklandı. Bu elbette ki yetersiz bir korumaydı ama 1890’lı yıllarda yetişkinler ile ilgili olarak yapılacak olan çalışma yasasının oldukça yavaş bir şekilde ilerlemesinin başlangıcını teşkil etmekteydi. Kasım 1892’de, 13 yaşındakiler için günlük maksimum çalışma süresi on saat, 16 ile 18 yaş arası olanlar için ise haftalık 60 saat olarak belirlendi. Çalışma hayatında çocukların korunması ile ilgili etkili önlemler 1905 yılından sonra resmi olarak ilan edildi; 7 aralık 1926 tarihli yasa sağlığa zararlı ve tehlikeli işlerde çocukların çalışmasını yasakladı. Çocuklara (ve kadınlara) yasak olan işlerin listesi, 1926, 1930 ve 1945’de değişikliğe uğrayan mart 1914 tarihli kararnamenin de konusunu teşkil etmiştir. Kadınlar ve çocuklar için tehlikeli olan çalışmalara ilişkin 19 temmuz 1958 tarihli kararname, bundan önceki konulmuş kuralları da kabul etmiştir.

19ncu Yüzyılda Çalışan Çocuk Sayısı

Bazı tarihçilere göre 19ncu yüzyıla ilişkin rakamlar biraz büyütülmüştür fakat bazıları da tam tersini söylemektedir.1840 ve 1850 tarihleri arasında Fransa genel istatistiğine göre, Toplamda 1.055.000 işçi ve el emeğinin olduğu ağır sanayide, 93.000 kişi tekstil sektöründe olmak üzere çalışan çocuk sayısı 143.665’tir. 1868’de yapılan nüfus sayımı 1841 yasasından etkilenen 99,212 çocuğu işaret etmektedir: Bunlarda 8 ve 10 yaş arası 5.005, 10 ve 12 yaş arası 17.471, 12 ve 16 yaş arası 77.000 çocuktur. Tabi bu çocuklara yirmi kişiden daha az işçi çalıştıran ve bu yasa kapsamına girmeyen 26503 çocuğu daha eklemek gerekir. Bunu yapınca karşımıza toplamda 1,1 milyon işçinin çalıştığı o dönemdeki çocuk işçi sayısı 125.715 olarak çıkar; İlerleyen dönemde sanayide çalışan çocuk sayısı düşmüştür. Bunun nedeni makineleşmenin artması, sosyal yasalar (her zaman uygulanmasa da) ve yüzyıl sonundaki ekonomik çöküştür.

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Minimalist Yazar
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version