Ölüm ve ölümü konuşmak herkes için zordur. Çocuklar, yakınlarındaki birinin ölümünü deneyimlediğinde, söz konusu durum ile ilgili konuşmak da zorlayıcı olabilir. Çocuğun ölüm olayını anlayabilmesi için, öncelikle biri öldüğünde neler olduğunu belirtmekte kullanılan kavramları anlaması gerekmektedir. Çocuklar için ölüm yetişkinlerden daha farklı anlama sahip olabilir. Bu noktada belirleyici etken çocuğun halihazır da bilişsel düzeyi ve farkındalık seviyesidir. Çocuklar, ölen kişinin, canlının, artık nefes alamayacağını, duyamayacağını, göremeyeceğini anlamalıdırlar. Aynı zamanda, ölüm sebebinin de açıklanması, somut olarak anlamasına zemin hazırlayacaktır.
Çocuğa, durumla ilgili bilgi verirken, doğru ve somut bilginin verilmesine dikkat edilmeli, yaşına ve zihinsel düzeyine uygun olmayan kavramları kullanmadan açıklama yapmak gerekmektedir. Bizi yukarıdan izleyecek, cennete gitti, edebi uykusuna yattı gibi açıklamalar, belirsizliğe ve kaygı geliştirmesine sebebiyet verebilir. Sakin, ve çocuğun kendisini güvende hissettiği yerde çocuğun yakını bir kimse tarafından, durumla ilgili önden bir açıklama yapılarak verilen ölüm haberi, kafa karışıklarını en aza indirgemede önemli bir yer tutmaktadır.
Yas Süreci 5 evreden oluşmakta olur, bu evreler, inkar, öfke, pazarlık, depresyon, kabullenme evresi olarak ayrıştırılıyor.
İnkar evresi, kayıp haberi alındıktan sonra, durumu reddetmek, böylesine bir üzüntüyü hak etmediğini düşünmek, bir yanlışlık olduğu gibi düşünceleri kapsayan süreçtir.
Öfke evresi, kabul edilmeyen durum, bu evrede sorgulanmaya başlanıyor. Bu neden benim başıma geldi şeklinde soruların eşlik ettiği, kişinin ümitsizce kayba ulaşmayı arzuladığı evredir. Hayat boş ve anlamsız görülür.
Pazarlık evresi, yaşanılan kaybın kabul edildiği, öfkenin sona erdiği evredir. Ancak ihtimallerin devreye giriyor, böyle yapsaydım öyle olmazdı şeklinde sorgulamalar ve senaryolar gündeme geliyor, ve bu farklı ihtimaller düşünüldükçe, depresyon hali ortaya çıkıyor.
Depresyon evresi, yorgun hissedilen, ağlama, uyku bozukluklarının bedende yaşandığı, hayata karşı isteksizliğin yoğun yaşandığı bu süreçte, yaşanılan yüzleşmelerle birlikte, kabul sureci devreye giriyor.
Kabullenme evresi, bu acıyla nasıl yaşanılacağı anlaşılmaya başlanıyor. Üzgün olmak, kayba özlem duymak, doğal yaşamın bir parçası olarak algılanmaya başlanıyor. Çünkü kabul süreci, hayata devam edebilmenin birincil koşulu olarak kabul ediliyor.
Yas süreci evreleri yetişkinlerde olduğu gibi çocuklarda da benzer şekilde ilerleyebiliyor. Çocuklar, birisinin kaybı karşısında tepkileri çok çeşitli olabiliyor. Bazen aşırı tepki verebilen çocuklar, bazen hiçbir tepki veremeyebiliyor, duygusal patlamalar yaşayabiliyor, ağlamalar, bağırmalar, vurma şeklinde davranışları gözlemlemek olası olabiliyor. Küçük çocukların durumu anlayabilmeleri için, ölen kişinin geri dönmemek üzere gittiğini tekrar tekrar söylemek gerekebiliyor. Ancak böylelikle, kaybın gerçek olduğunu anlayabiliyorlar. Bu durumlarda sık sık, kaygı ve korku, uyku bozuklukları, öfke ve dikkat çekmek için yapılan davranışlar, suçluluk, içe kapanma şeklinde tepkiler verebiliyorlar.
Çocuk için sürekli olarak anne veya babasını ağlarken görmek, onlardan gördüğü ilgiyi eskisi kadar görmemek kendini daha kötü hissetmesi için sebep olabiliyor. Bu süreçte ebeveynlerin, çocuğa duygu ve düşüncelerini anlatabilmesi, çocuğun kendi duygu ve düşüncelerini anlayabilmesi açısından ona yardımcı olmaktadır. Çocuğa güvende olduğu duygusunu vermek, yaşına uygun açıklamada bulunmak, açık, dürüst, somut bir dil kullanmak, çocuğun konuyla ilgili konuşmasına, soru sormasına fırsat vermek, onun dile getirdiği ihtiyaçlara ve tepkilere duyarlı olmak çocuğa yapılabilecek ilk yardımlar arasındadır.
Yasın olağan seyrinden daha uzun yaşanması, işlevselliği beklenenden daha fazla bozması, çocuğun içerisinde bulunduğu gelişim sürecini olumsuz etkilemesi, patolojik yas olarak tanımlanmaktadır. Farklı yaş gruplarında farklı belirtiler, tepkiler görülebilir.
3-5 yaş, normal yaşama geçildiği halde, ağır ve sürekli ayrılık kaygısı ortaya çıkabilir. Yaşından küçük davranışlar sergileyebilir çocuk.
6-8 yaş, okula gitmeyi reddedebilir, sebepsiz bedensel belirtiler gösterebilir. Ölen kişinin yanına gitmek için ölmek istiyorum diyebilir, uzun sureli davranış değişiklikleri, mutsuzluk, ilgi ve istek kaybı görülebilir.
9-11 yaş, sosyal ortamda olmayı reddetme, yaşıtlarıyla birlikte olmayı istememe , akademik başarıda fark edilebilir düşme, okula karşı isteksizlik, öfke kontrol güçlüğü gözlemlenebilir.
12-14 yaş, depresif belirtilerin en sık görüldüğü, davranışsal sorunların belirgin hale geldiği, akran ilişkilerinde sorunlar, yasaklı madde kullanımı, suça eğilim, erken yaşta cinsel deneyim en belirgin tepkilerdendir.
15-17 yaş, yetişkin tepkilerine benzer tepkilerin olduğu, sosyal hayattan kaçınma, duygularda aşırı dalgalanma ve değişim, suç niteliği olan davranışlar sergileme en sık görülen riskli davranışlar arasındadır.
Psikiyatrik öykü, kişilik yapılanması, kayıp ile ilgili travmatik yaşantı, ölüme şahit olma, farklı travmatik geçmiş, ruhsal destek alınması gereken başlıca durumlardır.