Cümle, kalbin derinliklerine doğru yol alırken insanın hisleriyle dans ediyordu. Her bir kelime, bir duygunun yansımasıydı: sevgi, özlem, mutluluk… Kalp bu cümleleri dinlerken, sanki her biri bir nota gibi çalıyordu. Bu notanın çalması için, onu hazırlayan bir etkinin olması gerekiyordu. Arayarak bulmak için cümlelere ve kelimelere dokunmak, tek tek ziyaret etmek gerekir; bu notayı yazdıranı ve çaldıranı bulmak için. Bazen aylar sürer, bazen bir dakika… Nedir bu derseniz, siz bilirsiniz: aşk değil midir bu? Gönlün karanlık perdelerini elleriyle açarak dünyamızı aydınlatan… Ne dersiniz acaba?
“Seninle her anım bir cümle gibi,” dedi Elif, gözleri parlayarak. “Sözlerin kalbime dokunuyor. Her seferinde biraz daha derinlere iniyorum.”
Ali, Elif’in gözlerindeki ışıltıyı görünce gülümsedi. “Biliyorum,” diye yanıtladı. “Ben de seninle yazdığım her cümlede kayboluyorum. Kalbim, senin sesinle yankılanıyor.”
Gözlerini gökyüzüne çeviren Elif, bulutların nazikçe süzüldüğünü izlerken, “Bak, gökyüzü ne kadar güzel,” dedi. “Mavi, umut dolu. Tıpkı kalbimdeki hisler gibi, sonsuz ve derin.”
Ali, Elif’in yanına yaklaştı. “Evet, ve kuşlar… Onlar da özgürce uçarken, aşkımızın sınır tanımadığını hatırlatıyor. Her cıvıltıları, içimdeki sevgiyi daha da büyütüyor.”
Elif, bir an duraksadı ve derin bir nefes aldı. “Ben seninle tanışmadan ve aşkla buluşmadan önce tüm hüznü ve gözyaşlarını tek tek avuçladım. İçinde hiçbir şey bulamadım,” dedi. “O boşluk, içimde bir karanlık gibi büyüyordu.”
Ali, Elif’in elini tuttu. “Ama şimdi, kalbimizdeki aşk her şeyi dolduruyor. Bazen kelimeler yetersiz kalıyor. Hislerimizi nasıl ifade edeceğimizi bilemiyoruz. Ama kalbim seninle konuşuyor. Her kalp atışımda seni duyuyorum.”
Ali, Elif’in gözlerine derinlemesine bakarak, “O zaman bırak, kalbimiz yazsın. Cümlelerimiz sadece birer yansıma olsun,” dedi. “Aşk, kalbimizi tamamlayan en güzel melodidir.”
İşte böylece iki kalp, birbirine duyduğu derin hislerle dolup taşarak, cümlelerin ötesinde bir aşk hikâyesi yazmaya başladı. Kuşların cıvıltıları, gökyüzünün mavi tonları ve doğanın sessizliğini dinlerlerken, aşkları daha da güçleniyordu. Cümle ve kelimeleri hislerin eşliğinde kalplerinde hissederek… Aşk değil miydi hissettiren? Başka ne var ki saran, hoş geldin diyerek gülüşüyle kucaklayan? Vesselam.