Hepimiz hayatımızda var olan insanlara yönelik duygu ve düşüncelerimizi bir başka kişiye zaman zaman anlatma ihtiyacı hissederiz. Bazen üçüncü bir kişiye yönelik olarak onu memnun edecek olumlu konuşmalarda bulunuruz. Bu tür konuşmalarla da sıcak ve samimi bir ortam yaratarak dostluk bağlarımızı güçlendiririz. Ancak bazen de bir diğer kişi hakkında onu aşağı çekecek, kusurlarını ortaya çıkartacak nitelikte yorumlarda bulunulabilir. İşte, bir başkasının hayatındaki özel konularla ilgili o kişinin hoşuna gitmeyeceği şekilde, söz konusu kişi ortamda yokken yapılan bu tür yorum ve konuşmalara dedikodu diyoruz.
Evrimsel psikolojiye göre insanın bir diğer insanla iletişime geçme dürtüsü, onu çeşitli kelimeler üretmeye sevk etmiş ve böylece içinde bulunulan ortama ve kültüre göre farklı diller ortaya çıkmıştır. Çünkü insan sosyal bir varlıktır ve yalnız kalmak doğasına aykırıdır. İnsan ürettiği dil sayesinde bir diğeriyle daha kolay iletişime geçmiş ve bu sayede başka kişiler hakkında da yorum yapabilme yetisini kazanmıştır. Yani konuşabilmek ve bir diğer kişi hakkında olumlu ya da olumsuz yorumlar yapabilmek,insanın genetik kodlarında mevcuttur, dolayısıyla dedikodunun ortaya çıkış tarihi insanlık tarihi ile eş zamanlıdır.
Neden Dedikodu Yapıyoruz?
Peki, insanlar neden dedikodu yaparlar?
- Beğenilme Duygusu: Kişi içinde bulunduğu sosyal çevre tarafından beğenilmek ve insanların takdirini kazanmak için dedikoduya yönelebilir. Bunun için, kendisine göre yanlış olduğunu düşündüğü durumlardan yola çıkarak doğru olanı açıklamaya çalışır. Böylece etrafındaki kişilerce örnek biri olarak gösterilmek ister. Örneğin; birisinin mesleğinde başarılı olmadığını ve kariyer gelişimi için yeterince çalışmadığını söyleyerek o işin ne şekilde iyi yapılabileceğini ve çalışkan olmanın kendisi için de önemli bir değer olduğunu anlatır. Böylece insanlar tarafından takdir edilmek için çabalar.
- Sosyal Gruplara Dahil Olmak: İnsan, içinde bulunduğu sosyal çevre ile ortak duygu oluşturabilmek ve benzer düşüncelere sahip olabilmek için de dedikodu yapabilir. Kişi, içinde bulunduğu grupla duygu, düşünce birliği sağlayarak daha samimi bir ortam oluşturmuş olur ve dahil olduğu sosyal çevredeki konumunu sağlamlaştırır. Çünkü bir başkası hakkında konuşmak istemediğinde veya ortamda konuşulan konuya katılmadığında sosyal çevresi tarafından dışlanacağını düşünür.
- Kıskançlık: Kişi,başka insanların başarı ve mutluluklarını kıskandığında da dedikodu yapabilir. Bir diğer kişinin elde ettiği başarıyı veya mutluluğu dedikodu yaparak değersizleştirmeye çalışır. Çünkü kendine güveni yetersizdir. Böylece o kişinin kendisinden üstün olmasını içten içe engelleyerek kendisini güvende hisseder. Örneğin; üstün başarılarından dolayı takdir edilen birisinin, aslında çok da başarılı olmadığını ve haksız yere ödüllendirildiğini söyleyerek kıskançlık duygusunu konuşturur. Kendi fikrince o kişiyi aşağıya çekerek kendisini ön plana çıkarır.
- Psikolojik Sorunlar: Kişinin duygu ve düşüncelerini kontrol etmesine engel olan mani gibi bazı kişilik bozuklukları da dedikodunun gerçekleşmesine neden olabilir. Agresif kişilerde de dedikodu sık görülür.
Dedikodunun zararları nelerdir?
- Dedikodu yapan kişinin de dedikoduyu dinleyen kişinin de pozitif enerjisi düşer. Çünkü dedikodu yapan, karşılaştığı durumlardaki eksikleri ve kusurları görmeye meyillidir. Dedikoduyu dinleyen de zihnen olumsuzluklara odaklanmış durumdadır. Dolayısıyla dedikodu ile birlikte negatif duygu ve düşünceler yayılarak çoğalır.
- Dedikodu ile birlikte üretkenlik ve motivasyon düşer. Çünkü kişi dedikoduya odaklıdır ve faydalı işler ortaya çıkarmak için gerekli zihinsel hazırlığı yoktur. Bu nedenle dedikodu, iş hayatında da motivasyonu düşürür ve verimliliği azaltır.
- Dedikodu sosyal gruplarda kabul görmeyi sağlayabilir; ancak bir noktadan sonra kişinin geniş sosyal ortamlarda saygı duyulan biri olmasını engeller. Çünkü dedikodu ile birlikte kişi, olumsuz bakış açısını ve hakkında konuştuğu kişiyi aşağı çekme isteğini çevresindeki kişilere yansıtır. Ve bu durum da diğer sosyal ortamlarda etik bulunmaz.
- Dedikodu, mutsuzlukla beraber yalnızlık hissinin oluşmasına neden olur. Çünkü dedikoduda kişi, bir başka kişinin hayatına dair kusurları ve olumsuzlukları görmeye odaklıdır. Bu negatif bakış açısı zamanla kalıplaşmaya başlar, kişi yaşama dair karamsar bir anlayış geliştirir ve böylece mutsuz hisseder.
Kişi dedikodu yaparken her ne kadar birileriyle iletişim halinde olsa da aslında yalnızdır. Çünkü kurulan tüm diyalog negatif enerji yüklüdür ve kişi aradığı sıcaklığı ve samimiyeti dedikodu yaptığı ortamda bulamaz. - Kişinin kendi dedikodusunun yapıldığını öğrenmesi de o kişide negatif duygular yaratır. Böyle durumlarda dedikodunun peşine düşmek, neden yapıldığını araştırmak yararlı olmayacaktır. Hatta kişinin kendisini psikolojik olarak daha da yıpratmasına sebep olacaktır. Bu nedenle her şeyi öğrenmeye veya kontrol altına almaya çalışmak yerine bir şeyleri akışına bırakmak ve kabullenmek daha doğru olacaktır. Bu sayede kendinizi negatif etkilerden korumanız kolaylaşacaktır.
Dedikodu, hayatımızın her alanında karşımıza çıkabiliyor ve yaşamımıza negatif etkiler bırakabiliyor. Ancak dedikodudan uzak durabilmek de mümkün. Bunun için,dedikodu yapılan ortamlardan olabildiğince uzak durmaya çalışarak, ortamdan uzaklaşma imkanımız yoksa konuşulan konuda herhangi bir yorum yapmayarak işe başlayabiliriz. Dedikodu yapan kişi ile sık sık aynı ortamı paylaşmak durumunda kalıyorsak o kişinin her dedikodu başlatma girişimini başka bir konu açarak da engellemeyi deneyebiliriz. Fakat dedikodu yapan kişi her çabanıza rağmen bu eylemine devam ediyorsa, ona uygun bir dille dedikodu yapmaktan ve dinlemekten hoşlanmadığınızı söyleyin. Böylece ya tepki gösterip sizden uzaklaşacak ya da uyarınızı dikkate alıp bulunduğunuz ortamda dedikodu yapmayacaktır. Hangi seçenek gerçekleşirse gerçekleşsin, sonuç olarak dedikodudan uzak kalmış olacak ve yaşamınızı güzel duygularla besleme fırsatını yakalayacaksınız.