Defolu Düşler

Hülya Koç 448 Görüntüleme Yorum ekle
3 Dak. Okuma

Nedense, yol bir türlü bitmez oldu, buharlanan camın buğusunu silip manzarayı seyrediyor, bir süre sonra o da cazip gelmiyordu. Yanında hiç tanımadığı belki de bir daha karşılaşmaları dahi mümkün olmayan biri oturuyordu, “Hiç konuşmuyor, ne sıkıcı bir tip bununla yol da bitmez” diye içinden geçirirken artık pes etmiş olsa gerek şöyle dedi;

“Papatya ve gülü yarıştırmaya kalksak galiba gül olmayı seçerdim kokusuna nispeten, vazgeçtim kesinlikle papatya olmak isterdim hem de kır papatyası” dedi, büyük bir heyecanla. Yanında yol boyunca hiç konuşmayan, içine kapanık, bedenen burada ama ruhu başka yerde olan o gizem dolu kadın birden dile geldi.

“İyi de sen insanlarla tanışmadan, direkt hep böyle fütursuzca kitabın ortasından mı konuşursun, hem nereden icap etti papatya ile gül arasında seçim yapmak, illa bir şeyleri seçmek zorunda mısın?” dedi.

Amacına ulaşan ve başarıyı sonuna kadar hak etmiş bir edayla. “Ya boşversene, hep böyle susar mısın? Ne oldu? Neden konuşmuyorsun, senin ilgini çekip, sesini duyabilmek için alışılmışın dışında aptallıklar yapmak gerekiyor anlaşıldı. Hadi söyle ne oldu?” dedi. Art arda sıraladığı soruları, sitemkar alaycı ses tonuyla birleşince asıl şikayet ettiği o sıkıcı konuma kendinin düşmesi kaçınılmazdı.

Bu halden hiç memnun olmayan kadın ona, onun gibi cevap vermeye başladı.

“Ne olsun, bugün kahvaltısız başlamışım güne.

Güneş batarken hatırladım çayı ocakta bıraktığımı. Aklım başımda hallerimi özlerken yine esir düştüm, neresinden tutup düzeltmeye kalksam her defasında elimde kalan kırık bir hayale.

Terk edilmiş sokağın, kapısı hiç çalınmamış evin, ışıksız penceresinden iadesi kabul olmayan defolu düşleri izliyorum…”

Neye uğradığını şaşırmıştı, böyle bir cevabı hiç beklemiyordu. Yutkundu ve tek kelime etmeden sustu, düşündü, bir süre ağzını bıçak açmadı. Alaycı ve sitemkar halinden eser kalmamış, duyduğu kelimelere kilitlenmiş hatta hayran olmuştu.

Adeta bir filozofu andırıyordu kurduğu cümleler, sanki kitaptan özenle seçilmiş gibi ders verir türden. Nasıl birine denk gelmişti, keşke hep o konuşsa ben sadece susup dinlesem der gibi baktı yüzüne ve şöyle dedi; “Susma lütfen…”

Susmadı ve ona dedi ki;

“Hayal kurmak mı yoksa birinin hayali olmak mı? Aslında hiç biri. En iyisi yormamak, yorulmamak en önemlisi acıtmadan yaşamayı başarabilmeli bu hayatta. Hep huzur ararız bir yerlerde, bir sözde, bir simada bir omuzda lakin asıl huzur insanın vicdanında gizli, bunu anladığımız an daha adil oluyoruz belki de evrenin bizden beklentisi sadece budur.

Belki de yaşanan bütün zorluklar, doğru insan olmamız içindir. Şimdi ve sonrası adına ufak bir tavsiye, çevrende olup biteni gözlemlerken onları yargılamadan önce tanımayı denemelisin, çok gençsin zamanı yakalama telaşını hoş görebiliyorum fakat israfa lüzum yok…”

Bu İçeriği Paylaş
Yazan Hülya Koç
Bağlantılar:
Yazar
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version