İnsan aslında sadece bir şey ister hayatta, o da ne olursa olsun değer verildiğini hissetmektir. Ne hata yaparsa yapsın “Ben senin yanındayım.” diyebilen birini görmek ister. Fakat tarihler geçtikçe her şey gibi sevgi de, değer de geçer ve sahteleşir. “Seviyorum.” lafı her insanın kolaylığı ve en önemlisi yalanı olmuştur. Değer vermek zaten yanından bile geçmez. Her şey menfaate bağlanmıştır. “İşe yararsan varsın.” felsefesi doğmuştur. Zor ama iyi insan artık bulunmaz olmuş, değer verende gerçeklik kalmaz olmuştur. Eski zamanların her şeyinin güzel olduğunu buradan anlayabilmek önemlidir. Sevginin, verilen değerin, aşkın, kısacası her şeyin en berrağı eski zamanlarda kalmıştır. Tıpkı şu an organik besinden çok hormonlu besinin olması gibi. Aşklar da, değerler de, her duygu da o besinler gibi yapay ve insan sağlığına yaramayan şeylerdir. Değer vermek, sevgi beslemek, mutlu etmek aslında çok ama çok kolay bir şeydir. Bunu zorlaştıran maalesef yine insandır. Boşuna demezler ya “İnsan insanın kurdudur.” Yani zor değildir insana değer vermek. İnsanın insandan başka kimi vardır dünyada? Bunu insan bazen iş işten geçtiğinde anlar, bazen de hiç anlamaz. “Ne yaptım?” sorusu ile sana gelir ve sinirlerini bozar. Ne yaptın öyle mi? Kalp kırdın, güven kırdın, saygınlığı yitirttin ve artık inancı yitirttin. Bu da bir şey değilmiş gibi aynı şeyleri tekrar yapmak için tekrar şans istedin. Kanmayın ey insanoğlu! Bu şekilde istediği zaman sizin yanınıza gelen ve sonra tekrar giden insanlara sevginizi vermeyin, değerinizi onda sorgulamayın. Bırakın, o kişi hak ettiği yerde kalsın. Çünkü iş işten geçtiğinde karşınızda sadece çökmüş, harap olmuş bir yüz oluyor. Başkasının yüzü değil bu, sizin yüzünüz oluyor.
Sahtelikten uzak yaşamak bu yüzden en sağlıklı tercih oluyor. Fakat bu sefer de insan “Dünyada yalnızım.” diyerek kendi kendini yiyor. Her iki taraf da insana maalesef iyi gelmiyor. Fakat en iyi yol olan yalnızlık insanı daha az yaralıyor. Sahtelik yok, kıran yok, değersiz hissettiren yok. İnsan kendi yağında kavrulunca yaşamak bazen daha iyi geliyor. Değer göstermek bu kadar mı zor? Bazı insanlar için evet, zor. Bazı kesimler bu insanlar için geçmişte değersizleştirilmesini gösterge kabul edebiliyor ve savunmaya geçiyor, onlara öğretmeye kalkıyor. Bana göre bu çok ama çok saçma. Herkes travma yaşar, herkes değersizleştiği anı yaşar. Doğru olan da budur zaten: değersizlik duygusunun kötülüğünü bilmek ve onu başkasına yaşatmamaktır. “Ben yaşadım, o da yaşasın.” demek saçma bir düşünce ve davranıştır.
Zaman geçtikçe her şey zorlaşıyor ve anlamsızlaşmaya başlıyor. Zor hayat, zor şartlar hep biz insanları boşluğa sürüklüyor. Ama derler ya “Her zorlukla beraber bir kolaylık vardır.” Rabbim dağına göre kar verir. Tam olarak da böyledir işte hayat. Rabbimiz seni insanlarla imtihan eder, başarı verir, rızık verir, en önemlisi de kendi sevgisini ve rızasını kazanma şansı verir. Evet, insanlar acımasız ama Allah ile arana çok güzel bir yakınlık verebilir. Bu senin elindedir. Resmi nasıl görürsen o şekilde bakarsın ve yorumlarsın. İnsanların değersizliğini görüp de Allah ile yakınlaşıp ibadet edip O’nun rızası için yaşarsan, her şeyin O’ndan geldiğini bilir, sorunlarına bile “Buna da şükür.” der, tevekkül ederek devanın gelmesi için elinden geleni yapmaya özen gösterirsin. İnce çizgi her zaman önemlidir. Aşmazsan her şeyin olacağına varacağını görürsün, aşarsan boşuna üzülürsün. Dersini aldığında ise acısı ile bir zaman baş başa kalırsın. İnsan hata yapar. Önemli olan o hatanı bilmek ve bir daha yapmamaktır. Değer vereni hayatında tutmak, vermeyeni ise ne kadar seversen sev hayatından çıkarabilmek zor olsa da bu işin tek ve en iyi yoludur.