Sevgili okurlarım, sizi en içten dileklerimle selamlıyorum. Kucak dolusu sevgiler. Her ne kadar geçen ay sizlerle iletişim kuramamış olsam da tekrardan sizlerle buluşuyor olmak benim için güzel bir durum, biliyor musunuz?
Nasılsınız, iyisiniz değil mi? Bazen hayat şartları sevdiklerimizden bizi uzaklaştırsa da koparmaya müsaade etmez, şükür olsun ki…
Velhasıl kelam, bugün sizlere “Değer Yargısı”ndan bahsedeceğim. Mesela, kişinin kendine duymuş olduğu özgüven bir değer yargısıdır. O kişiyi, kendisi olduğuna ikna etmektir. Başka bir terimle, seni sen yapan değer yargısıdır. Bu durumda o kişiyi özel kılar. Aynı zamanda başarı, bir bireyin üstesinden gelmiş olduğu bir sınav veyahut başkasının yapmaya gayret edemediği bir işi yapabilme sanatıdır. Bu, o bireyin yani kişinin saygı görmesini sağlar. Aynı şekilde, kişinin gücü onu özelleştirir. Bir husus daha var; bana göre idrak edebildiğim, bir nevi güzellik diye adlandırabileceğim iyimser olabilmek ve kötülük düşünmemek de benim bakış açıma göre değer yargısına uygundur. Hep aynı karakterde kalmayı başaran bir birey, eğer özünü korursa ve aynı zamanda insanların hayatına dokunabilme yetisine sahipse, bunlar çok özel ve anlamlı olan değer yargılarıdır.
Biz insanoğlu, değer yargılarımız olmadan içgüdümüzle ve sadece bize Rabbim tarafından verilen aklı boş şeyler için kullanarak ayakta kalamayabiliriz… Bunun yanı sıra, bizi biz yapan değer yargılarıyla kendimizi geliştirerek, her geçen gün üzerine bir şeyler koyarak daha bilinçli, mutlu ve huzurlu bir hayat yaşayabiliriz diye düşünmekteyim. Yani, kısaca özetleyecek olursak, hiçbir zaman hazıra konmayarak, bize bahşedilen güç, değer ve yapıyla daha güzel bir gelecek ve adımlar atılabilir. Daha da detayına inersek, konu daha kapsamlı bir hal alacak… Fakat siz okurlarımı sıkmadan keyifle okuyun diye konuyu virgülle böldüm. Benim için önemli olan da bu. Umarım okuduğunuzdan zevk alır ve aynı zamanda da yazılarımı takip ederek geleceğe ışık tutarsınız.
İyi okumalar diliyorum, meleklerim. Sevgilerimle, saygılarımla…
“Bir gün değer yargıları değişecek ve yargılananlar yargıç, eziyet edenler de suçlu sandalyesine oturacaklardır ve onlar o kadar utanacaklar ki utançlarının ve suçlarının ağırlığı yüzünden ayağa kalkamayacaklardır.” (Oğuz Atay / Tutunamayanlar)