Rüzgar estikçe tüyleri diken diken oluyordu. Denizin dalgası kulaklarının pasını silerken mavi kapaklı defterini aralamıştı. Sakince eline aldığı kalemiyle yazmaya başladı…
“Boğazın hiç düğümlendi mi? Yutkunamadığın o an, o saniye hiç geçmeyecekmiş gibi geldi mi? Gözyaşlarının tuzu yüzünü yalarken tenini yaktı mı? O boşvermişlik ve boşluk, tüm benliğini, ruhunu sardı mı? Şarkıların daha anlamlı olduğu o anda donakaldın mı? Parçalandı mı bir şeyler içinde, derinlerde? Zihnin, kalbin, ruhun yoruldu, ‘Bırak,’ dedi mi? ‘Kırıldık, mahvolduk,’ dedi mi? Ölmeden öldün mü sen? Yaşamadan yaşadın mı sen? Kopardığın çiçeğin kuruduğunun farkında mısın? Öldürmeden öldürdüğünü bilir misin? Ellerini kana bulamadan hançeri soktuğunu bilir misin? Ateş olmadan yaktığını bilir misin? Ağızdan çıkan sözlerin de kesici olduğunu bilmez misin? Sadece bıçak keskin değildir, bir kelime de kalbini kanatır. İnsan nedir bilir misin? Kalp nedir bilir misin? Sen insan mısın? Senin bir ruhun var mı? Ölmeden öldün mü sen? Yaşamadan yaşadın mı sen? Defalarca öldün mü sen? Kaç defa öldün bu hayatta? Çiçekleri soldurmak mı görevin? Sevmeyi bilir misin sen? İnsan nedir bilir misin? Yaşlı ruhu tanır mısın? Sakin, sabırlı ruh… Asla olamayacağın zirveyi tanıyor musun? Senin tuzlu çayırların yok ki, nereden bileceksin? Yanmamış ki tenin o tuzlu suyla. Gözlerin görmemiş ki gerçeği, dalmamış ki uzaklara. Zaman hiç donmamış ki senin için. Kırılmamışsın, parçalanmamışsın, ölmemişsin, yaşamamışsın, sevmemişsin. Ruhun toy, dilin bataklık, kalbin çakıl taşı. Toprak bile örtmez ayıplarını. Gözyaşlarınla sulasan da o toprağı, bataklık yine bataklık olarak kalır, bilir misin? Gözlerin görür mü bir gün? Çiçeklerini kopardığın toprağı sular mısın bir gün? Yaşar mısın bir gün bu alemde? İnsan olur musun bir gün? Bedenin yaşlanırken ruhunun da ermesini bilmezsin. Dilin zehir, gözün kör, kalbin sağır. Kalbi olmayan duymaz, rahat uyur. Kalbi olan görür, gözü açık.”
Denize atlamak istiyordu; su, bedenini ve ruhunu iyileştirsin istiyordu. Suya atladı, gözlerini kapattı. Suyun serinliği içindeki yangını biraz bastırmıştı. Güzel bir gün olacaktı. Mavi kapaklı defteri onun yoldaşı, denizin ve gökyüzünün maviliği özgürlük habercisiydi. Dalgalar onu mutlu etmeye yetmişti bile.