Öldük,
Maraş’ta,
Hatay’da
Öldük ağır, soğuk beton ve demir altında,
Öldürdüler bizi.
Bebek, çoluk çocuk,
Ana baba gardaş,
Öldürdüler bizi…
Kefenimizi almışız hırsız ellerden alın terlerimizle,
Tefeci bankalara ömrümüzü ipotek ederek almışız çürük betondan tabutları.
Yandık, yıkıldık,
Adıyaman’da,
Adana’da,
Malatya’da,
Ve Urfa’da,
Çaldılar nefesimizi,
Hırsız, kanlı elleriyle,
Adına deprem dediler,
Kıyamet dediler,
Felaket dediler,
Sonra kaderin planı dediler.
Oysa cinayetin böylesine kolay, hayın olduğunu bilmiyorduk memlekette.
Yaşamın pahalı ölümün ucuz olduğunu biliyorduk.
Oysa ölüm de pahalıymış,
Milyonluk tabutlarda…
Damarlarımızdaki kan usul usul soğudu.
Ciğerlerimiz toz dolu,
Ezilen kol bacak el ayak,
Soğuk hem de çok soğuk,
Sonra etimiz dondu.
Fakat güneş aynı kabiliyetiyle doğup batarken biz hep karanlıkta,
Üşüdük,
Öldük,
Öldürüldük,
Katledildik!
Sessizlik…
Sesimi duyan var mı?
Başka kimse var mı?
Duyuyorsan iki kere vur betona…
Ne ses var ne soluk!
Bizi ne beton ne demir ne cam ne toz ne toprak öldürdü!
Bizi cehalet,
Bizi liyakatsizlik,
Bizi laçkalık,
Bizi açgözlü alçak eller,
Bizi rant çeteleri,
Bizi yobaz karanlık zihniyet,
Öldürdü.
Öldürüldük,
Erzincan’da,
Elazığ’da,
İstanbul’da,
İzmit’te,
İzmir’de…
Birer birer de değil, biner biner,
Ne taşın ne toprağın ne fayın ne de Anadolu’mun suçu var!
Suç cinayete kader diyenlerde…
Bizi deprem değil,
Bizi bu kara düzen öldürdü.
Deprem
Yazar
Yorum yap
Yorum yap