Kâbuslar içinde uyanmak her gece, tüm bedenin tir tir titremesi saatlerce, nefes alamadığını düşünmek, kan ter içinde yataktan kalkıp boğulurcasına su içmek…
Geçmişimizi asla yok edemeyiz. O hep bir yerdedir ve hiç olmadık zamanlarda kendini hatırlatır. Bazen yeni bir hayata yelken açtığımızda, bazen yeni bir sevdaya başladığımızda, bazen yitip gittiğimiz bir sevdiğimizin ardında, bazen de hiç olmadık bir zamanda, tam da hayata beyaz bir sayfa açmaya kalktığımızda, buradayım der kaçmaya çalıştığımız dehşet verici travma. Ve biz yeniden başlarız canımızı acıtan zamanlara, bilmem kaçıncı defa.
Zihinsel İstila… Duygu bizi esir almıştır artık, istila başlamıştır. Bir esirin onu esir alan kişiye boyun eğmesi gibi boyun eğeriz bu istilaya. Kurtulamayacağımız işlenmiştir zihnimize, çabalamak bile nafiledir adeta. Müebbet yemişiz sanki bu arada. Kaygımıza, bir de korku eklenmiştir. Evet, en sonunda bu da olur ve korkarız hayattan bundan sonra.
Sonra mı? Sonrası dram, çile. Sonrası trajedya.
Beden ve ruh inzivadadır ve iki yabancı gibi davranırlar artık ne kıymeti varsa. Ruhsuz bir beden veya çürümüş bir bedendeki ruh, ne denirse densin yoktur hiçbir canlılık emaresine rastlama. Kum saatindeki son kum tanesini bekleyen, avcının namlusundaki avın biçare duruşu gibi olacaklara hiçbir tepki vermeden, kaderin kendisi için yazılmış yazısına mahkûm, son nefesini vermeye dünden razı bir anlayışın temsilcisidir artık o. Çünkü gelecek onun için puslu bir vadide sislerin ardında.
İstila öyle baskındır ki, ne hayatın olası barış antlaşmaları, ne yaşam sürecinde başa gelen küçük mutluluk fırsatları, ne de daha önceden başa gelmemiş bazı şans topları vs vs… Hiçbiri tesir etmez ve yeterli olmaz bulunduğu çukurdan çıkmaya. Kalbin ve ruhun derinliklerinde, önüne kattığı her şeyi bir anda yutan, yok eden ve tarihin derinliklerine katan en zalim ordular gibi ortaya çıkmış o dev kara delik, bedenin en içinden istilaya başlamıştır artık.
Engellenebilir veya yok edilebilir mi? Bilinmez. Belki bu kaçınılmaz son geciktirilebilir ama gerçek bir kurtuluş için tek çare uyanmaktır hızlıca.