“Çok kötüyüm, bugün en yakın arkadaşımla tartıştım. Bana bunu yapmamalıydı. Kalbim o kadar kırıldı ki bir daha asla toparlayamam kendimi, depresyondayım.”, “Rezalet bir gündü. Patron herkesin içinde beni azarladı. Her şey niye böyle kötüye gidiyor? Rezil oldum, gerçekten çok mutsuzum. Depresyona girdim.”, “Bugün çok çalışıp emek verdiğim matematik sınavından zayıf not aldığımı öğrendim. Her şey boşa gitti, bunalımdayım resmen!”
Bu cümleler sana da tanıdık geldi değil mi? Aslında hepimiz günlük yaşantımızda kendimizi kötü hissettiğimiz, belki de psikolojik olarak yorgun olduğumuz “an”lar yaşıyoruz. Ve bunun adına da “depresyon” diyoruz. Halbuki depresyon, bu kadar hızlı gelişen ve belirli anlarda hissettiğimiz geçici bir mutsuzluk hali değildir.
En yakın arkadaşla tartışmak, patron tarafından azarlanmak, emek verilmesine rağmen sınavdan düşük bir puan almak, mutsuz eden durumlara örnek gösterilebilir. Ancak bu mutsuzluk; belki sadece birkaç saat, belki de yalnızca birkaç gün hissedeceğin gelip geçici bir olumsuz ruh hali olabilir. Oysa depresyon,uzun süre devam eden çökkün bir ruh halinin yarattığı klinik bir duygu durumudur. İçinde kaybolduğun karmakarışık bir labirent gibidir mesela. Sen çıkış yolu bulmaya çalışırsın; ama önündeki yollar o kadar karışık gelir ki sana, yanı başında senin için açılan kapıyı bile göremez olursun. Karşılaştığın her sorunu, önündeki çıkmaz yollar gibi algılar ve hiçbir zaman iyi şeyler olmayacağına inanmaya başlarsın. Hayata kapkaranlık bir pencereden bakarsın mesela. Her şey sana imkansız gelmeye başlar. Ve tüm bu çıkmaz düşünceler, uzun süre seni esir alır ve kendini artık değersiz hissedersin.
Depresyondaysan, daha önce yapmaktan keyif aldığın aktivitelere artık ilgi duymamaya başlarsın. Daha önce yaptığın spor, arkadaşlarınla geçirdiğin hoş vakitler, katıldığın keyifli geziler anlamsızdır artık senin gözünde. Evden pek çıkmak istemezsin mesela. Eskiden buluşmaktan zevk aldığın arkadaşlarınla bir yerlerde vakit geçirmek sana büyük bir işmiş gibi gelmeye başlar. Vaktinin büyük bir kısmını evde geçirirsin. Evdeyken bile huzursuzsundur, kendini halsiz hissedersin ve enerjin düşüktür. Ev işleriyle uğraşmak, etrafı düzenlemek bile istemezsin. Duş almak, kıyafet değiştirmek gibi kişisel bakımını ilgilendiren işler de sana ağır gelmeye başlar, artık hiçbir şey yapmak istemezsin. Sadece yalnız kalmak istersin, sosyal çevrenden kendini soyutlamaya başlarsın. Yalnız kaldıkça da seni kötü hissettiren durumları daha fazla düşünürsün. Bütün ruhunun ve bedenin sanki tüm kötü şeyleri hissedip bunları gerçekmişçesine yaşamakla görevlendirilmiş gibi olduklarını hissedersin. Çıkmaz bir sokakta kaybolmuş gibisindir. Aklındaki sorunlardan kaçmak için uykuya sarılırsın. Çokça uyursun ya da bütün gün düşünmeyi tercih edersin. Çokça düşündüğünde de uyku sana yasak hale gelir; çünkü zihnindeki fikirler buna izin vermez. İştah düzeninde de değişimler olur. Eskisinden çok daha fazla yemek yersin ya da artık içinden hiç yemek yemek gelmez. Genel olarak yorgun ve bitkin hissedersin. Aklına hep olumsuzluklar gelir. Hep başarısızlıklarını düşünürsün mesela. Kendini işe yaramaz, önemsiz ve değersiz biri gibi hissedersin. Konsantrasyon konusunda da sıkıntılar yaşarsın. Bir şeye odaklanma gücün azalır, dikkatini bir noktaya vermen artık çok zordur. Hayattaki her şey anlamsız gelmeye başlar sana, hatta intiharı bile düşünebilirsin. Kapkaranlık bir yolda kaybetmiş gibi hissedersin kendini. Halbuki seni bu karanlıktan çıkaracak olan ışık, günlük yaşantında rutin olarak gerçekleştirdiğin aktivitelerdir.
Kendini uzun süredir kötü ve çıkmazda hissediyorsan öncelikle kendinle, yani hayat boyu en iyi anlaşman gereken kişi olan “ben”inle işe başlamalısın. Kendine bakmalısın. Duş al, tıraş ol, makyaj yap, yeni kıyafetlerini giy… Kendine iyi gelen ne varsa yap. Eskiden yapmaktan keyif aldığın aktiviteleri tekrar yap. Arkadaşlarınla buluş,spor yap, geziye çık, yemek yap, sinemaya git, bir enstrüman çal… Bunları yapmak sana zor gelebilir; ama unutma ki seni bu çıkmazdan kurtaracak olan en önemli şey, önceden yapmaktan zevk aldığın uğraşları yeniden yapmak olacaktır. Evet, depresyonda olabilirsin; ancak bu aşamayacağın bir durum değil asla. Toprak altındaki bir tohum gibi düşün kendini. Yeşerip yeryüzüne çıkabilmen için o kapkaranlık toprağın altında kalman gerekir bir süre. Sonra gökyüzünden inen su damlacıklarının sesini duyacaksın. Yağmur damlaları gibi kalbine inen gözyaşlarını hissedeceksin. Acınla yüzleş bu süreçte. Korkma asla ondan. Yüzleştikçe ferahlayacaksın çünkü. Aslında başına gelmesinden korktuğun şeyin hayatın sonu olmadığını anlayacaksın. Ve daha da çok güveneceksin kendine. Artık yavaş yavaş büyüyecek o tohum toprağın içinde. Sonra yağmur damlalarını gözyaşların olarak hissetmemeye başlayacaksın zamanla. Onlar artık senin gözyaşların değil, kalbine inen ferahlığın damlaları olacak. Güneşin sıcaklığını hissedeceksin. Onlar da senin umutların olacak, kendine ve yaşama dair inancın misali. Hayata tutunmaya başlayacaksın yavaş yavaş. Kendine zaman ayıracaksın. Seni iyi hissettiren işlerle uğraşacaksın. Ve artık toprağın altından çıkıp yeryüzüne “Merhaba” diyeceksin, yeşillenmiş bir filiz olarak. Kendini kendinde bulacaksın.
Depresyon, bir mücadele sürecidir ve bu süreçte ne kadar aktif olursan, iyi hissetmen o kadar mümkün hale gelir. Bu mücadele sürecinde bazen yavaş ilerleyebilirsin, bazen de hızla iyi hissetmeye başlayabilirsin. Ama unutma ki, bu bir süreç. Bu yolda her türlü engele rağmen vazgeçmeden mücadeleye devam edebiliyorsan, kazanmaya bir o kadar yakınsın demektir. O halde hemen sana iyi gelen aktiviteleri uygulamakla işe başla. Eskiden görüşmekten hoşlandığın bir arkadaşını ara ve onunla bir buluşma ayarla. Önceden tiyatroya ya da sinemaya gitmekten zevk alan biriysen şimdi de böyle bir aktivite için randevu oluştur. Ruhuna ne iyi gelebilecekse onu yap. Doğa yürüyüşleri, egzersizler, çeşitli kültürel ve sanatsal faaliyetler bu süreçte sana iyi gelecektir. Hayatına farklı aktiviteler de ekle, düzenli uyu ve sağlıklı beslen. Sosyal destek mekanizmalarını da güçlendirmeyi ihmal etme. Sana destek olabilecek yakınlarınla görüş. Onların yanında olduğunu hisset ve yalnız kalma. Ve tabi ki bir uzman desteği al; çünkü depresyon tek başına mücadele edebileceğin bir ruhsal durum değildir. Tedavi edilmedikçe daha da ileri düzeylerde yaşanabilir. Öyleyse bu süreci seni iyi hissettiren aktivitelerle destekle ve iyileşme sürecini hızlandır.
Hayat bir mücadele yolculuğudur ve bu yolda elbette kötü şeyler yaşanıp hissedilebilir. Önemli olan senin kendine olan inancın ve zorluklarla baş edebilme gücündür. Unutma ki güneşi görebilmen için önce karanlığı yaşaman gerekir. Çünkü her karanlık, bir aydınlığın habercisidir.