Dijital Çağın Etkileşimi Üzerine: Vicdan ve Şuur

Leyla Çağman Eşen 29 Görüntüleme Yorum ekle
3 Dak. Okuma

Dünyayı etkileyen sanal etkileşim ağları, özel anlamda insan, genel anlamda tüm canlılar için yeni bir dünya düzenine adaptasyon gerekliliğini doğurmaktadır. Gelişen dünya teknolojisi doğal yaşam çeşitliliğini, sanal iletişim ağları da insanların hayatlarını olumsuz yönde etkilemektedir. Doğal yaşamı bir kenara bırakıp evvela insanı etkileyen durumlar üzerinde konuşmak gerekirse, toplum olarak dijital dünyanın, samimi ilişkilerimizi, erdemlilik yönlerimizi, insancıl meziyetlerimizi yok etmekte olduğunun farkına varmak ve bu sebeple kültürel zenginliklerimizi kaybetmekte olduğumuzun endişesini duymamız gerektiği kanısındayım. Yeni uzaysal akımların sarsıcılığını da beraberine getiren dijital dünyanın, insanı gösteriş hastalığına götürmesinin, sosyal medya üzerinden insanın doğal ve gerçek halinden uzaklaşmasının, buradan hareketle de insanın yapay ve karmaşık ilişkilerin tuzağına düşürmesinin önünü nasıl alabiliriz soruları üzerinde düşünmenin önemini bilmek gerekmektedir kanısındayım.

Sanal dünyanın etkileşimi içinde olmanın farklı boyutunu da gençlik üzerinde görmekteyiz. Duygu dünyalarına ölçüsüz bir şekilde müdahale eden, tektipleştiren akımların tuzağına kapılmaktan gençliği korumanın yollarını aramak gerekmektedir. Bu konuda eğitim ile alakalı kurumların yeni bir takım metodolojik çalışmalar içinde olması ve içinde bulunduğumuz çağın en önemli probleminin eğitim olduğunu gündemde tutmasının önemine değinmeli, yeni bir eğitim metodolojisi üzerinde çalışmalı, yeni nesillere farklı kapılar açacak bir takım spor aktif, sanatsal veya meslek becerisi kazandıran etkinlikler yapılmasının önünün açılmasının bir zaruriyet olduğunu bilmeliyiz.

Çağın meslek erbaplarının içine düştüğü karmaşık bir ruh hali girdabı da vardır ki peş peşe dairesel olarak pek çok şekilde kişilerin yaşam şekillerine sirayet etmektedir. Bunlar; karamsarlık hali, bir şeyleri yapamama özgüvensizliği, ümitsizlik durumu ya da ben ancak kendimi kurtarabilirim düşüncesidir. İnsanın kendini yenileyip yalnızca kendine değil insanlığa, insani değerlere sarılması değerli bir meziyettir. Buradan hareketle iki temel meziyetini gündemde tutmayı başarmalıdır. Bunlar vicdan ve şuurdur. Vicdan ve şuur insanı değerli kılan muazzam meziyetlerdir. Bu meziyetleri yiten kişiler kaybolur, hayatı anlamsızlaştıran bir boşluk duygusundan kurtulamaz.

İnsanın vicdan ve şuurunu kazanıp yeni bir fikir inşası üzerine eğilmesi, kuramsal bir çalışma içinde olması, çağın problemlerini minimum seviyeye indirecektir. Dijital dünyanın içinden çıkıp kurtulmamızın mümkün olmadığı bu çağda en doğru kararın, dünyayı hegemonyasına alan sanal dünyanın kölesi olmaktan kendimizi kurtarıp, bizi saran o etkileşim ağlarını iyiliklerimize köle yapmak ile ilgili bir şuur edinmenin lazım geldiğini bilmek gerekir.

Sonuç olarak vicdan ve şuur üzerinde düşünmek hayatı anlamlı kılan bir eylem olarak karşımızda durmaktadır. Şuur, insanın iradesini doğru yerde kullanmada ve olayları çözümlemede katkı sağlayan, insanın vicdan boyutunu da gündemde tutan önemli bir edinimdir. İnsan bu edinimi çağların arşınlığında kullanabilir, her durum ve şartta bu sayede kendini yenileyebilir, hayatı anlamlı hale getirebilir. Şuuru kazanma ve şuurlu bir nesle ulaşma ümidi ile…

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Yazar
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version