Bazı kitaplar vardır olanı tüm detaylarıyla gözler önüne serer. Bazıları da vardır ki olacak olana projeksiyon tutar. Tim Wu’nun kaleme aldığı Dikkat Tacirleri – İnsan Zihnine Girmek İçin Verilen Amansız Mücadele kitabı bunların her ikisini de başarıyla yapıyor. Çalınan Dikkat’ten çok daha önceleri (2016- 2017) ilk baskısı yapılan bu kitabın ülkemizde hak ettiği ilgiyi görmediği kanısındayım. 400 sayfalık bu şaheserin değerlendirmesini yapmak istiyorum bugün size dilim döndüğünce.
Tim Wu ile başlayalım öncelikle. Kimdir? Ne yapar? Onu bu araştırmayı derlemeye iten nedenler nedir? Kısa bir biyografinin her zaman yazarın yazma motivasyonuna ışık tuttuğuna inanırım.
“Ağ tarafsızlığı” kavramıyla ünlü Tim Wu Columbia Üiversitesi İletişim Hukuku profesörüdür. 2006’da dünyanın önde gelen bilimsel yayın organlarından Scientific American dergisi tarafından bilim ve teknoloji alanının 50 liderinden biri seçilmiştir. 2007’de Harvard Mezunlar Dergisi, onu “Harvard’ın En Etkili 100 Mezunu” arasında göstermiştir. 2013’te National Law Journal (Ulusal Hukuk Bülteni) Wu’yu “Amerika’nın En Etkili 100 Avukatı”ndan biri seçmiştir. 2014 ve 2015’te Politico 50 listesine girmiştir. Daha önce Slate dergisi için yazdığı bir yazısıyla Seyahat Gazeteciliği alanında Lowell Thomas Altın Madalyasına layık görülmüştür. Tim Wu’nun yazıları The New Yorker dergisinde yayınlanmaya devam etmektedir.
Biraz da kitabın bölümlerinden bahsedeyim. İşte Size Dönen Tezgah başlıklı iddialı girişiyle sizi baştan içine çeken bu kitap Göz Alıcı Modernliğin Üstatları, Zaman ve Mekanın Fethi, Üçüncü Ekran, Ünlü Olmanın Önemi ve Enayi Yerine Konmaya Hayır adlı beş bölümden oluşuyor. Bölümler İlk Dikkat Tacirlerinin tarihçesiyle başlayıp, Talep Mühendisliği, Bilimsel Reklamcılık, Televizyonun En Çok İzlendiği Saatlerin Keşfi, Toplam Dikkat Kontrolü ya da Kalabalıkların Çılgınlığı, Ünlülere Ait Endsütriyel Kompleksin İnşası, Oprah Modeli, Panoptikon, İçeriğin Krallığı: İşte Bu İş Böyle Yapılır, Duyan Geliyor, Tıklama Tuzağının Yükselişi ve Mikro Ünlü Olmanın Önemi gibi birbirinden ilginç konu başlıklarıyla okuyucunun ilgisini çekiyor.
Şimdi de giriş bölümünden bir alıntı paylaşayım:
“Dikkat Tacirleri için her çeşit dikkat dağınıklığının ötesinde, onların platformlarında geçirdiğimiz zamanın miktarı da çok önemlidir. Bizi her yerde ve her an takip eden iletişim cihazlarıyla, fiilen uyanık olduğumuz her an dikkat tacirlerinin kapsama alanında olmamız artık gayet normal karşıladığımız bir duruma dönüştü. Sebebi ister ailemizle yediğimiz bir akşam yemeği olsun, ister ormanda çıkacağımız uzun bir yürüyüş, endüstriden uzak geçecek her dakika dikkat tacirleri için büyük bir kayıptır. Bu yüzden dakikalarımızı diğer insanlardan mümkün mertebe uzak, çeşitli boyut ve şekillerdeki ekranlara bakarak geçirmemiz yönünde sürekli baştan çıkarıcılara, bazen de alenen zorlamalara maruz kalırız.”
Tim Wu “Screenager”* çağında olanları net bir şekilde ortaya koyuyor gördüğünüz üzere. Ve devam ediyor:
“Bilinçli ya da bilinçsiz özümsememizi bekledikleri şey, reklamcılık içinde farklı unsurlar barındıran ortaya karışık bir pakettir. Bu paketin içeriğini oluşturan unsurlardan bazılarının hayatımızın ekonomi yönünü daha verimli kılmaya yaradığı tartışma götürmez bir gerçektir… Ancak bu yüzyıla dair deneyimlerimiz gösteriyor ki, reklamlar yalnızca ürünlerle ilgili bilgi vermekle yetinmiyor; hepimiz reklamlarca manipüle edilme hatta kandırılma riskiyle karşı karşıyayız. Reklamcılık amacına başarıyla ulaşıyor çünkü reklamcılar, sizin onlarla ilgilendiğinizden çok daha uzun süredir özel olarak sizinle ilgileniyorlar. Geçtiğimiz yüzyılda geliştirdikleri kimi sert, kimi yumuşak yaklaşımlar en derin arzularımız kadar en büyük kırılganlıklarımızı, en zayıf noktalarımızı da hedef alıyor. İşe bu açıdan bakarsak, bize sunulan bedava ürün ya da hizmetlerin karşılığını ödeme şeklimizin yalnızca hayatımızın anlarından ibaret olmadığını, teslim olmaya razı geldiğimiz şeyin çok daha fazlası olduğunu da kavramaya başlayabiliriz.
Kitaba yeterince dikkat çekebilmişimdir umarım. Şimdi bu yazım hakkında şöyle düşünebilirsiniz: “Kitap değerlendirmesi adı altında sen de bir nevi reklam yapmış olmuyor musun?” Hım bir düşüneyim. Evet belki. Fakat ne var biliyor musunuz? Bazı ünlü ve çok takipçili hesapların ücretli iş birlikleriyle kapağını bile açmadan “tanıttıkları” kitapların aksine ben değerlendirmesini yaptığım kitapların hepsini okuyorum ve bunun için herhangi bir ücret de talep etmiyorum 🙂 Bir de şu var: Balık suda yüzdüğünün farkında değildir ve ona bunu açıklamaya çalıştığınızda size “Su da nedir?” diye sorar. İşte ben burada belki de UFO gören masum köylü kıvamındaki bizim gibi “balıklar”a ufak çapta bir farkındalık aşılamaya çalışıyorumdur karınca kararınca. Yoksa maksadım balığı kavağa çıkarmak değil pek tabi ki. Sürçü lisan ettiysem affola.
Sevgiyle kalın.
* Screenager: Çok fazla televizyon izleyen veya bilgisayar, akıllı telefon vb kullanan gençler.