Dil Belası, Kelam Hatası

Amine Çalışkan 147 Görüntüleme 3 Yorum
2 Dak. Okuma

Dil ile muhabbet, ağrıyan bir yaraya sürülen merhem, susamış bir çiçeğe su, kalbin cilası, seyr-i sülûk, ruhuna giydiği kumaşın kalitesi, şükür, teşekkür, tefekkür…

Kelamın ağırlığı mihenk ile tartılır; altın hükmü alırsa, elzem olur ki dilden çıkan kalbe yara olmasın.

Bilmemek, “Bilmiyorum” demek, dinlemek, anlamadığını sormak, danışmak fürûzan misali yolu, yüreği aydınlatır incitmeden. “Ah nahif, zarif sözler, tevazu içeren beyanlar, kapıyı çalmadan buyur eden âlimler gibidir.”

Alfabenin yetmediği dil yaraları, kelam hataları çaresiz hastalık gibidir. Onca harften bir gönül alıcı kelamı bir araya getiremez insan, çünkü atılan ok kalbe isabet etmiştir.

Eskiden, bizden bilgili birini görünce tanışmak için uykularımız kaçardı heyecandan. Tek bir kelam duyma arzusu, şifa sayılırdı. Saatlerce gözlerinin derinliğinde kelamın parlaklığını ruhumuzda hisseder, altının değerini bir söz ile bulurduk.

Define ararken, virane etmeden; saadet isterken, veryansınla değil; derin sükût içinde, sır içinde sır aramak…

İncinmekten korkarak, vefanın deryasında boğulmak, muştuların vuslatına kavuşmak.

İşte, yürek kelama aşıksa dil misktir; öyle ki dokunduğu her harf dem alır dilhânesinde.

Kâinatın her mucizesinin dili ve kelamı vardır; bunlardan birisi yağmurdur.

Yağmurun dili harfler değildir; lakin onun da kelamı gök gürültüsü, şimşek çakmasıdır. Susamış toprağa şefkatle yağması, tüm canlılara inşirah olan kalbi sesi vardır… Yeşile boyar tüm kâinatı. Asi olur kimi zaman; seller, çağlayanlar hırçın kelamların fısıltısıdır.

Gök gürültüsü, şimşek çakması şiddetli olduğu zamanlar, insan korkar; yüreği ürperir. Sessiz yağan yağmuru ise hep aşkla izler oysaki. Kahvesini yudumlarken en muazzam enstrüman sesini dinler; yüreğinde hasbihâl başlar, tefekkür ettiren, neva makamı en lezzetlisinden.

İşte, insanlar yağmur gibidir; sesler yükselirse harfler birbirine çarpar ve kalp ağlamaya başlar. Ve sel sonrası misali birçok şeyi çoktan kırıp dökmüş, hatta can alıcı sessizliğe temaşa olmuştur insanoğlu.

Dil ile muhabbet, kelam ile ölçü kaçırmadan; sevgi yüklü kelamlar, maviye boyalı harfler, güneş kadar umut verici ve sıcak. Sığınacak liman olmalı, yaraya şifa.

Bir kelam, saraya soytarı ederken; bir kelam, padişah fermanı eder. Diline söz geçirmeyen, köleliği bâki eder.

Yolunuz gül renginde, gül kokusunda olsun her daim.

Hoşça kalın.

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Yazar
3 Yorum
  • Kıymetli Yazar/Şair Amine Çalışkan hocam yüce ve kelâmı kibar ifadesiyle gönül pınarından kokusuyla rengiyle gül kıvamda bir konuyu okumanın keyfini zevkini yaşadım teşekkür eder saygılarımı sunarım var olasın

  • Gönül hun olunca,dillerdeki kekemelik cozulur,kalbi duygulariniz,bedenen her zerrede isler,Tum kalbi selamlarimla hurmetler eder,şapka cikartir,diz coker selam ederim,yureginiz telas gormesin hocam👏👏👏

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version