Dünyanın Sporu

Tekin Toklucu 156 Görüntüleme Yorum ekle
3 Dak. Okuma

İçinde bulunduğumuz spor iklimimizi en güzel tarif eden cümle değil mi bu? Yaşadığımız spor olaylarına geniş çerçeveden baktığımızda, sizlerin de “evet” dediğinizi duyar gibiyim. Yaz boyu birçok spor etkinliğine şahit olduk, takip ettik.

Önce; Avrupa Futbol Şampiyonası,

Ardından Yaz Olimpiyatları,

Sonrasında ise Paralimpik Olimpiyatlar…

Şimdi ise uzun soluklu bir heyecanla, kah üzülüp kah sevineceğimiz, ya da birbirimize takılıp şakalar yapacağımız, hatta zaman zaman kızdırmanın dozunu kaçırıp tartışmalar ve kırgınlıklar dahi yaşayacağımız 2024-2025 futbol sezonu ile baş başayız.

Hem ülkemizde, hem Avrupa’da ve diğer kıtalarda oynanan oyunları ilgiyle, bıkmadan usanmadan izleyeceğiz. Bunun için oyunun adı, kitabımın adı: “Dünyanın Sporu Futbol” oldu.

Yaz Olimpiyatları’ndan çok ümitliydik. Tokyo’da kazandığımız gümüşlerin altın olacağını, altınlarımızın artarak devam edeceğini düşündük. Ama olmadı… Bu organizasyonda hepimizi ekranlara kilitleyen branşlardan birisi, Filenin Sultanları olarak dünya voleybol sahnesinde başarılar yakalayan takımımız ve okçularımız olurken, toplamda 8 madalya ile bir önceki olimpiyatın gerisinde kalarak ülkemize döndük.

Paralimpik Olimpiyatları’nda ise beklenenin üzerinde bir başarı yakalayarak, toplamda 28 madalya kazanıp sıralamada 23. olduk. Bu olimpiyatlara katılan sporcularımızın başarısı o kadar büyüktü ki, sabırla ve ilgiyle takip edilmeyi, takdiri fazlasıyla hak ediyorlardı. Ama öyle olmadı! Dönüş, bölük pörçük ve saniyelere sığdırılarak medyada yer buldu.

182 ülkenin yanında Mülteci Takımı ve tarafsız sporcuların mücadelesinde, 10 branşta başarılı olundu. Golbol Kadın Milli Takımımız üst üste 3. kez organizasyonu şampiyon olarak tamamladı ve tarihe geçti. Halter, tekerlekli sandalye eskrim, para tekvando, para yüzme, para okçuluk başta olmak üzere diğer branşlarda mücadele eden her sporcumuzu tebrik ediyoruz. Başarılarının devamını diliyoruz.

Ve dönüyoruz futbola…

Yukarıda başarılarından ve madalyalarından bahsettiğimiz ülkemizin gururu sporcuların, bir oyuncunun transferiyle ilgili program dakikası kadar yer bulmadığı futbola… Dünyanın en büyük bacasız sanayisine (turizm ile çekişir)… Endüstriyel futbol dünyasında astronomik rakamlarla ülkeler ve takımlar arası alışverişlere… Transfer çalımlarına… Sezon öncesi açıklamalara, hakemler üzerinden yapılan tartışmalara, algılara…

Tüm bunların döndüğü Türk futbolunda bahsedilmeyen ve üzerinde hiçbir çalışma ve planlama yapılmayan husus:
Türk futbolundaki “SİSTEMSİZLİK”!

Kimseler, ne spor bakanlığı, ne TFF, ne kulüp yöneticileri, ne yorumcular, ne medya, ne de dijital program sunanlar… Dil ucundan azıcık, ya da bir kerecik cümle kuruyorlar belki… Ama gerisi yok… Gerisi gelmeyince de, hep “en”lerin yer aldığı Türk futbolunda başarı ve istikrar gelmiyor. Tıpkı 2024 Avrupa Şampiyonası’nda Portekiz’e daha sahaya çıkmadan yenilgiyi kabul etmek gibi… Tıpkı finallerde yakaladığımız avantajı koruyamayacağımızı hissetmek gibi…!

Neden?

Çünkü ne zaman ne oynayacağımız belli değil…

Çünkü hangi durumlarda nasıl bir oyun planını sahada uygulamamız gerektiğini bilmiyoruz…

Saha içi problem ve eksiklerimize girmiyorum bile… Çünkü yukarıdakiler olmayınca 105×68 ölçülü zeminde oyun doğaçlamaya kalıyor… Oyuncunun ruh hali, taraftarın coşkusu ile uyum sağlarsa ne âlâ…

Velhasıl, futbol, dünyanın sporu ama bizimse en sevdalı olduğumuz, emek verdiğimiz, zaman ayırıp çoluk çocuğumuzun ekmek parasını akıttığımız tutkumuz. Sistemi ve prensipleri olan bir Türk futboluna kavuşmak, öncelikli hedefimiz olsun.

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Yazar
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version