Dünyayı Sevgi Kurtaracak

Betül Tuncer 1.2b Görüntüleme Yorum ekle
4 Dak. Okuma

Yazının başlığını Dostoyevski’nin Budala adlı eserinden alarak edebiyata selam verdik madem, devamını da Behçet Necatigil‘in en sevdiğim şiiriyle getirerek bir giriş yapalım.

SEVGİLERDE

Sevgileri yarınlara bıraktınız,
Çekingen, tutuk, saygılı.
Bütün yakınlarınız sizi yanlış tanıdı.
Bitmeyen işler yüzünden (Siz böyle olsun istemezdiniz)
Bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi
Kalbinizi dolduran duygular
Kalbinizde kaldı.
Siz geniş zamanlar umuyordunuz.
Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek.
Yılların telâşlarda bu kadar çabuk geçeceği aklınıza gelmezdi.
Gizli bahçenizde açan çiçekler vardı,
Gecelerde ve yalnız.
Vermeye az buldunuz.
Yahut vaktiniz olmadı.

İnsan doğası gereği almaya meyillidir. Hele günümüzde karşılık beklemeksizin vermek şöyle dursun kimse benden bir şey istemesinci bir tavır var. Moderniteyle hayatlarımıza dahil olan bu bireysellik hali bizi biraz sevgi cimrisi haline getiriyor sanki. Oysa Adorno, Minima Moralia’sında “İnsanlarda vermemenin yarattığı bir boşluk olacaktır. Vermeyen insanın en vazgeçilmez yetileri dumura uğrar; çünkü katışıksız içselliğin tecrit hücresinde değil, ancak dışarda, nesnelerle canlı bir temas içinde gelişebilir bu yetiler. Vermeyen insanların yaptıkları her şeyden bir soğukluk yayılır: Gereken şefkat sözcüğü söylenmemiş beklenen düşünceli davranış gösterilmemiştir. Bu soğukluk kaynaklandığı kişileri de ürpertmeye başlar sonunda…” der ve bu inanılmaz mantıklı bir yaklaşımdır.

İnsanı insan olarak tanımlamamızı sağlayan şey; çevresinden ona, ondan çevresine doğru yayılan bir bilincin var olmasıdır. Bu işe yarar etkileşim hali kısıtlandığında ve/veya herhangi bir sebeple zarar gördüğünde kişi kendisini şeyleştirir ve donuk bir varlık görünümüne bürünür. Adorno’nun bahsettiği vazgeçilmez yetilerimiz; sevgi, şefkat, nezaket, merhamet ve cömertlik bireyselliğimizi artırmak amacıyla kendi kabuğumuza çekilmeye devam ettikçe bizi bir bir terk edecektir. Çünkü modernitenin yücelttiği modern şehir insanı birbirini gözetmeyen bağları zayıflamış halde olduğundan kendi kendisine yetmeyi öğrenmek zorundadır.

Sevgi, varlığın merkezinde insanın önce kendisiyle sonra diğer bütün canlılarla derin bir ilişki kurmasıdır. Bu ilişki hali hiçbir zaman durağan değildir. Bazen huzura karşı bir meydan okuma bazen ise ahenk bozan bir çatışmadır. Kendi iç bütünlüğümüzü korumak yalnızca bizim kendimizle sağlayabileceğimiz bir hal değildir. Sevdiğimiz kişilerin içimizde serpilip büyümesini istemektir sevginin emeğidir. Vermek karşılık beklemeksizin sevmek kendini tüketmek değildir bilakis vermek mutluluk almak huzur bulmaktır. Kendinden vermeden alan kuraklaşır. Nietzsche’nin de dediği gibi; “Çöl büyür, vay haline içinde çöl saklayanın.”

Nihayetinde insan bir gün dünyayı terk ederken en çok sevgisizliğin pişmanlığını yaşar. Hiç kimse öleceğini bildiği bir anda keşke daha fazla şeye sahip olsaydım demez. Daha fazla sevip daha fazla sevilebilseydim ister. Ona sevgimi söyleseydim, sevgisini anlatırken onu dinleseydim, yalnızlığımı paylaşsaydım, keşke daha çok vaktim olsaydı bambaşka bir ben olsaydım der. Söylenmemiş sözlerin, gidilmemiş yolların, umarsızca konuşurken hiç düşünülmemiş kırık gönüllerin pişmanlığı vardır. Cesare Pavese Yaşama Uğraşı kitabında “Sevilen kimse, veren değil, alan insandır. Sevilen kimse vermez, çünkü seven, verir. Bu da anlaşılmayacak bir şey değildir; çünkü vermek almak kadar unutulmayan bir zevktir; kendisine bir şey verdiğimiz insan bizim için gerekli, yani sevdiğimiz bir insan olur. Vermek bir tutku, neredeyse bir kusurdur.” der. İşte bu kusur sayılabilecek tutkudan mahrum kalmak insana pişmanlığı yaşatır.

Son olarak Rilke‘nin “Sevgi bir başkası uğrunda dünya olmaktır.” sözüyle bitirmek istiyorum. Yani kendinde o kadar büyümek ki kendini aşmak, gelişmek ve bu sevgiyle hayatına aldıklarını büyütüp dönüştürebilmektir. Siz geri dönmesini beklemeksizin verdikçe verdiğinizden çok daha fazlası çok daha güzel haliyle bir zaman ve bir yerde size muhakkak geri dönecektir.

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Psikolojik Danışman
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version