İstanbul dünyanın en güzel şehri uzunca zamandır böyle yıllar, mevsimler ve aylar yaşamıyordu. Hayata kırgındı, sessizdi, üzüntüleri derinlere inmişti. Donuk gözleri, buğulu bakışlarıyla bütün güzelliklerini unutmuş, yorgun, halsiz, sağır ve dilsizdi. İmparatorluğun son Bahriye Nazırı Rauf Orbay, haliçte bekleyen romörköre binerken teslim olmuş bir imparatorluğun dünya sahnesinden çekildiğinin belgesini imzalamaya gidiyordu. Takvim Ekim’in son günlerini gösteriyordu.
Cephelerde savaşan bütün askerler terhis edilmişti. Subaylar da İstanbul’a dönmüşlerdi. Memleket sevgisiyle savaşan subaylar için yeni durum kabul edilemezdi. Birbirlerini tanıyan, birbirlerine inanan subaylar şimdiden ülkeyi kurtarma çalışmalarına başlamışlardı. Bu durum pek çok ülkede görülmemişti. Asker yok, silah yok, maddi güç yoktu. İnanç vardı, mücadele azmi vardı, ülkeyi kurtarma düşüncesi vardı.
Yurtsever subaylar, İzmir işgalinden sonra harekete geçtiler. Her türlü çaresizliğe rağmen İngiltere destekli Yunan güçlerinin ilerlemesinin durdurulması gerekiyordu. Mustafa Kemal Anadolu’ya hareket etti. Rauf Orbay’da Salihli’ye geldi. Burası çok önemli bir yerdi. Burada Teşkilat-ı Mahsusa başkanı Kuşçubaşı Eşref’in çiftliği vardı. Kendisi Malta’da sürgündeyken çiftliğinde kardeşi bulunuyordu. Burada para ve silah vardı.
Salihli, Bozdağ, Sart, Pazarköy ve Kan Boğazında cephe açılmıştı. Yerel güçler harekete geçmişti. Efeler ve kurulan Kuvay-ı Milliye güçleri birleşerek İlk sivil hareket burada başlattılar. Salihli stratejik olarak önemliydi. Cephe yarılırsa Uşak, Afyon ve Ankara’ya kadar işgalciler gidebilirdi. Bu direnişle beraber Anadolu’da kongreler yapılacak ve TBMM kurulacaktı. Cumhuriyete giden yolun kaderinin Salihli cephesine bağlı olduğunu söylemek çok yanlış olmazdı.
İngilizler ve İstanbul hükümeti durumun farkındaydı. Anadolu’da kurtuluş hareketine karşı isyanlar başlattılar. Bolu, Adapazarı çevresinde Anzavur Ahmet isyanını Salihli’den hareket eden Kuvay-ı Milliye güçleri bastırdı. Bu defa Ankara’nın yanı başında Yozgat’ta Çapanoğlu isyanı başladı. Salihli güçlerinin oraya gitmesi halinde cephenin yarılması olabilirdi. Ama başka çare yoktu. Salihli güçleri o isyanı da bastırdı. Ancak 22 Haziran 1920 de Kan Boğazı yıkıldı işgal güçleri Salihli’yi ele geçirdi. Buraya kadar geçen zamanda amaca ulaşıldı mı? Evet kongreler yapıldı ve TBMM kuruldu.
Topyekün savaştan sonra Türk ordusu İzmir’e girdiğinde takvimler dokuz Eylül’ü gösteriyordu. Yine Ekim ayının son günlerinde otuz Ekim’e bir gün kala Cumhuriyet ilan edildi ve Türkiye Cumhuriyeti kuruldu. Düşen yapraklar mevsimi ülkemizin en hüzünlü ve en sevinçli günlerine ev sahipliği yaptı. Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal, iyi bir askerdi, bilime çok önem veren, okuyan ve yazan felsefik bir liderdi. Halkımızın büyük bir çoğunluğu kurucu ve kurtarıcı özelliğini kabul etmektedir. Yeni Türk devleti için çizdiği ilkelerinden eğitim, laiklik, ekonomi ve yeni insan hedeflerine yaşadığı süre içinde ulaştı.
Geçen zaman içinde Cumhuriyetin ilkelerinin karşılık bulunması pek kolay olmadı. Genç bir devlet için bu durum normaldir. Toplum kendi dinamikleriyle yolunu bulacak geçmişle geleceğe barış içinde uzlaşarak çağdaş dünyanın gerekleri olan bilgiyi ve üretimi arttırarak hedefine ulaşacaktır. Ülkemiz bu açıdan elverişlidir. Herkese yetecek varlıklara sahiptir. Çağımız barış ve uzlaşma çağıdır ülkemizde burada yerini alacaktır.