Dün gece,
Düşlediğim düşlerimi, uyku tutmayan sol yanıma yükledim.
Vakitsizce sıkılan ruhum oyalansın diye de, işler yükledim.
Ne kadar beyaz çarşaf varsa, yıkadım pakladım.
Serdim düşlerimi yüreğimin en kıymetli köşesi balkonuma.
Gecenin ayazında sallana sallana kurusunlar diye
Mandallara astım birer birer düşlerimi.
Estikçe rüzgar, sallandıkça bembeyaz çarşaflar üzerine düşlerimden resimler çizdim.
Bir köşesine çiçeklerimden renk renk
Bir köşesine yıldızları, gök kuşağının ötesine
Gürül gürül akan bir şelale
Duvarları beyaza boyalı, bahçeli bir ev,
Bacasında tüten bir duman çizdim.
Bir ara,
Sıralı dağları çizmek için, kahverengi boya aradım.
İki dağın arasındaki güneşe, çocuklar gülsün diye de,
Dudak çizdim.
Düşlerimin içine çocukluğumdan kalma,
Düşlediğim ne varsa kattım karıştırdım.
Fırçada benim, özgürlükte benim dercesine.
Çocukluğuma indim psikolog aklımla.
İndikçe indim merdivensiz tek başıma dipsiz kuyulara.
Boyadıkça boyadım.
Korkmadım.
Düşmekten.
Düşlemekten.
Düşlediklerimi çizmekten.
Bir ara, durdu ellerim.
Daha da çizerdim de!
Erken uyandım düşlerimden.
Kar beyazı çarşaflarım,
Desenli, renkli, resimli çarşaflara dönüşüvermiş.
Kurumuş gecenin ayazında.
Serdim yatağıma sere serpe uzandım.
Çizdiğim desenli çarşafımı, sardım sarmaladım bedenime
Düştüm düşlerimin içine.
Düşerken korkmadım.
Uyku tutmayan sol yanımla, duvarları beyaza boyalı,
Bahçeli eve girdim.
Düşlediğim düşlerimle uyumuş, olmalıyım ki,
Yüzümde tebessümle uyandım.
Düşümdeki evi düşündüm.
Oysaki ben böyle bir evde doğmuş büyümüştüm.
Anladım ki!
Özlemişim düşlerimi.