Sevgi, insanı bir kimseye ya da herhangi bir şeye yakın ilgi ve bağlılık göstermeye yönelten içsel bir duygudur. Bunun belirli bir sınırı yoktur. İnsan her şeye sevgi gösterebilecek bir kabiliyette dünyaya gelir. İlk olarak anne karnında sevgi ile tanışır. Bebek annenin tüm olumlu-olumsuz duygularını hisseder. Dünyaya geldikten sonra da anne ve babanın gösterecekleri ilgi ve alaka ile bu duygu geliştirilir. Çünkü sevgi doğuştandır ve sonradan geliştirilen bir duygudur.
Sevginin hakim olduğu bir aile ortamında büyüyen çocuklarda güven duygusu da gelişir. Çocuk ailesinin kendisini koşulsuz sevdiğini düşündüğünden kendisini önemli görür ve değerli hisseder. Aile içinde sevgiyi hisseden çocuklar, sevgisini nasıl göstereceğini de öğrenir. Bu da çocuğun iletişim becerilerinin gelişmesini sağlar. Güven duyduğu ve kendisine de güvenildiğini hisseden çocuk çevresine güvenmeyi öğrenir. Değer gördüğü için değer verir. Ailesi tarafından kabul gören çocuklar çevresindekileri de kabul etmeyi öğrenecektir. Unutmayalım ki eğitimin ilk ve en önemli merkezi evdir.
Sevgisiz bir ortamda büyüyen çocuklar ise reddedilme duygusuyla tanışır. Hem de bunu hayatının en önemli iki kişisinden edinir. Bu reddedilme duygusu çocuğun kendisini değersiz hissetmesine, kendisine güven duyamamasına, kendisini hiçbir şeye layık görememesine neden olur. Aynı zamanda korkak, kıskanç, hırçın, dikkat çekmek için olumsuz davranışlar sergileme gibi hiç istemeyeceğimiz durumların oluşmasına neden olur. En yakınlarının bile kendisini sevmediğini düşünen çocuklar kendilerinin sevilmeye layık olmadığını düşünür ve bu düşünce onların çevresiyle iletişim kurma konusunda problem yaşamasına neden olur. “Anne ve babasının sevmediği bir çocuğu başkaları niye sevsin ki.” diye düşünür ve kendini yalnızlığa mahkum eder.
Hayatta başarı gösteren çocuklar aile içinde bir birey olarak görülen, sorumluluk alan, fikirleri önemsenen, kararlar alıp uygulamasına ortam hazırlanan çocuklardır. Bu çocuklar öz güvenli, çevresiyle rahat iletişim kurabilen, kendini ifade eden ve asla başarısız olmaktan korkmayan çocuklardır. Aile içindeki o sevgi ortamı çocuğun başarılarının sonucu değildir. Başarısız olsa bile ailesinin onu her koşulda seveceğini ve kabul edeceğini bilir.
Sevgi öğrenmeyi kolaylaştıran en önemli unsurdur. Ailede başlayan öğrenme sürecine okul da dahil olacaktır. Bu durum okul-öğretmen-öğrenci ilişkisinde de geçerlidir. Çocuk ancak sevdiği ve sevildiği ortamlarda kendini güvende hisseder. Öğrenme ancak böyle güvenli ortamlarda sağlıklı bir şekilde gerçekleşebilir. Bu nedenle okulların ve öğretmenlerin ilk yapmaları gereken şey, bu ortamı çocuklar için sağlayabilmektir. Öğretmeninden sevgi gören çocuklar öğrenmeye daha isteklidir. Soru sorar, soru sormaktan ya da yanlış cevap vermekten korkmaz. Girişkendir. Başarılı olmak ister ama başarısızlıktan korkmaz. Çünkü hem ailede hem de okulda başarısızlığın kötü bir şey olmadığını öğrenir. Aksine her başarısızlığın başarıya yaklaştıran bir adım olduğunu bilir ve bu nedenle korkmaz. Eğitim faaliyetlerine katılım gösterme konusunda istekli olur. Bu durum onun yeteneklerini keşfetmesini sağlar.Erich Fromm “Eğitimin temel amacı, çocukların kendi yeteneklerinin bilincine vardırmaktır.” diyor. Sevgi ortamında yetişen ve eğitim alan çocuklar öz güven sahibi olduğundan başarısızlıktan korkmaz. Her yapacağı işle de yeteneklerini, ilgi alanlarını keşfeder. Aile ve öğretmenlerin çocuğun yeteneklerini tespit ettikten sonra bu doğrultuda gelişimine katkı sunmaları gerekir.
Platon “Eğitim demek, vücutta ve ruhtaki güzelliğin ve mükemmelliğin son mertebesine kadar geliştirmektir.” derken aslında, sevginin eğitimdeki önemini de ön plana çıkarmıştır. Çünkü vücuttaki ve ruhtaki güzellikler sevgisizliğin olduğu bir ortamda asla gelişmez. Bu nedenle eğitim ancak sevgiyle mümkündür. Sevginin olmadığı bir ortamda olumlu bir gelişim beklenemez. Hem ev ortamı hem de okul ortamı öncelikli olarak bu ihtiyaca cevap vermelidir.
Sevginin eğitimdeki ve ailedeki önemini belirten güzel bir yazı olmuş. Kaleminize sağlık.
Çocuklarımızın şimdilerde çok fazla ihtiyaç duyduğu sevgi kavramını en güzel şekilde aktarmışsınız.Tebrik ederim yazılarınızın devamını merakla bekliyorum.
Elinize, emeğinize sağlık ??