Bugün bir şehir gezdim. 20 yıldır düşlerimde eskiyen, içimde bir yerlerde üşüyen bir şehir…
Yalnızlıklarıma, yaren olan, hatalarıma ev sahipliği yapan… Düşlerime, umutlarıma, sevdalarıma ve hayal kırıklıklarıma şahitlik eden… Her düştüğümde elimden tutup beni ayağa kaldıran bir şehir…
Her köşesine hatıralarımı ve hayal kırıklıklarımı bıraktığım o kent paramparçaydı. Güneş daha hüzünlü, birkaç bulutçuk keder yüklüydü. Kuşlar yörüngelerini şaşırmış gibi uçuyorlardı gökyüzünde.
…
Hemen hemen her akşam arkadaşlarımla uğradığım Can Kafe yerinde yoktu mesela… Kafe dönüşü işlek bir yolun kıyısında, ellerim ceplerimde, kafamda hiç gerçekleşmeyecek düşüncelerle serseri adımlarla yürüdüğüm o uzun-ince patika toprak yol betonla kaplanmıştı. Oysa o dönüşlerden birinde kalmıştı hep bir tarafım.
O günlere doğru birkaç adım atıp yürüdüm. Elinden tutmaya çalıştım yirmili yaşlarımın. Tutamadım… Ulaşamadım… Gölgeme sığındım sonra… Meğer ne kadar da çok uzakmışım gençliğimden… Yüzümdeki derin çizgilerle kalakaldım bir meydanın ortasında yalnız başıma.
Şehir ne kadar da uzaklaşmış uzattığım ellerimden. Düşecek gibi oldum, hiçbir şeye tutunamadım.
Her şey o kadar uzaktı ki…
Bir yıl kaldığım öğrenci yurdunu yerinde bulamadım mesela… Her sabah fakülteye gitmek için minibüse bindiğim o küçücük meydanın bulunduğu alan yabani otlarla kaplanmıştı.
Bir daha hiç gelmeyecek o minibüsü beklerken birkaç diken battı bacağıma…içimde bir yerler acıdı…. Minibüs son seferine çoktan çıkmıştı, Ve ben yine çok geç kalmıştım bir şeylere…
Dün gibi hatırlıyorum bu şehirde yazdığım son şiiri:
Göç
İşte…
Bu eskimiş pantolonum, yırtık gömleğim.
Kapımın eşiğinde delinmiş ayakkabılarım…
Yıpranmış ikindilerim.
İşte…
Bu zayıf bedenim… fersiz gözlerim.
Yaktığım bilmem kaçıncı şiir.
Yanı başımda,
Dün gece unutulan kurumuş ekmeğim.
İşte…
Bu dinlediğim son şarkım.
Alnımı yakan son ateşim.
Balkonumda üşüyen son serçem.
Odamı ısıtamayan son güneşim.
İşte…
Bu sana son bakışım,
Bu halde sana son görünüşüm.
Kirli anılarım, kanayan dizlerimle,
Bu senden son gidişim.
..
Topladım hatıraları, askıya astım yaşananları.
Gözbebeklerimi iliştirdim Asi bir nehrin dalgalarına.
Acı bir sızı döküldü dudaklarımdan.
Son bir kez arkama dönüp gençliğime el salladım.
İşte o an anladım; yıkılan bu kent değil;
benmişim defalarca.
Şehirle beraber yıkıldım kaldım orda…
Elveda ANTAKYA