Sabahın erken saatlerindeki
Gül yaprağında çiğ damlasıydı,
Öyle saf, öyle temiz, öyle arı duru.
Kelebek kanadı kadar zarif,
Öyle narin, öylesine güzeldi.
Bir o kadar da değerliydi;
Dünyanın tüm mücevherleri değersiz,
Elmas sönük kalırdı yanında.
Emsalsiz bir aşktı yaşadığımız;
Sonsuzluk diyarında, zamanın ötesinde,
Bambaşka bir evrendeydik.
Güneş sen doğardı,
Sen kokardı çiçekler.
Rüzgâr ismini fısıldardı,
Büyülü bir havası vardı.
Gönlümüze aşk yağardı.
Eşsiz bir sevdaydı yaşadığımız.
Ne olduysa, nasıl olduysa…
Sadece can kırıkları,
Paramparça anılar,
Bakışlarımızda hüzün,
Gözlerimizde yağmurlar
Kaldı bu aşktan geriye…
Bir de doğmayan güneş
Ve sensiz, karanlık geceler.