Her gelişim dönemi gibi ergenlik döneminin de psikolojik gelişim sürecinde kendine has özellikleri vardır. Fiziksel olgunlaşma ile başlayan bu süreç, psikolojik değişimi de beraberinde getirir. Özellikle bedeninde meydana gelen büyüme ve değişime uyum sağlamakta zorlanan ergenlerde, vücudunu beğenmeme, fazla kilolu olmaktan korkma, bedeniyle yoğun olarak ilgilenme gibi durumlar görülebilir. Bu tür durumlara bağlı olarak anoreksiya nervoza ve bulimiya nervoza gibi yeme bozuklukları ortaya çıkabilir. Kilolu olmaktan endişe eden ergen, sağlıksız diyetlere başlayarak yemek yemeyebilir veya yediklerini kusabilir ya da aşırı egzersiz yapma yoluna gidebilir. Ergendeki bu “bedeni beğenmeme” durumu, özgüven eksikliğini de artırabilir. Çünkü ergen, kendisiyle barışık değildir ve güzel şeylere layık olduğuna olan inancı zayıflamıştır. Bu süreçte benlik gelişimi sağlıklı bir şekilde gerçekleşmezse kimlik krizi ve farklı psikolojik sorunlar da ortaya çıkabilir.
Bu dönemde beyin gelişimi devam eder; beyindeki mantıksal işlemlerden sorumlu ve dürtüleri kontrol eden prefrontal korteks henüz gelişimini tamamlamamıştır. Buna karşılık duygulardan sorumlu kısım olan limbik sistem ise gelişimini daha erken tamamlar. Beyin bölgelerindeki bu farklı hızdaki gelişim, ergenin daha duygusal olmasına ve tam olarak mantıklı düşünememesine sebep olur. Çünkü muhakeme ve mantıktan sorumlu prefrontal korteks gelişimini tamamlamamıştır ve yirmili yaşlara kadar bu gelişim süreci devam eder. Bu sebeple ergenlerde alkol-sigara kullanımı, ehliyetsiz araç sürme, aşırı duygusallık, anksiyete, şiddet eğilimi, depresyon, kendine zarar verme gibi yüksek risk içeren davranışlar veya psikolojik problemler ortaya çıkabilir.
Ergenlik, aynı zamanda gencin geleceği adına önemli sınavlara girdiği bir evredir ve sınav stresi kaçınılmazdır. Bu nedenle ergenin verimli çalışma yöntemlerini bilmesi ve sağlıklı bir ruh haline sahip olması büyük önem taşır. Ancak ergen, bazen telefon, tablet gibi teknolojik cihazları aşırı kullanarak teknoloji bağımlısı olabilmekte ve bu da dikkat dağınıklığı, ders başarısının düşmesi, uyku bozukluğu, keyifsiz hissetme ve sağlıksız yaşam biçimini benimseme gibi olumsuz durumlara neden olabilmektedir. Bu tür durumların önüne geçilebilmesi için de ergenin mutlaka ders dışı ilgilendiği spor, müzik, resim gibi faydalı bir hobisinin olmasının önemi büyüktür. Böylece yararlı aktivitelerle zaman verimli şekilde kullanılarak teknoloji bağımlılığının yaşanması engellenebilir.
Yine bu evrede arkadaş çevresi ergen için çok önemlidir, çünkü artık çocukluk evresi bitmiş, kısmen bağımsızlaşmış bir birey vardır ve bu da onu bir özel alan ihtiyacına iter. Bu dönemde ergenin olumsuz arkadaş çevresi edinmesi, kötü alışkanlıklara sahip olmasına sebep olabilir. Bu nedenle ebeveynler, çocuklarının doğru ve sağlıklı arkadaşlıklar kurmasına destek olmalıdır. Ayrıca ergenin bağımsızlık arayışı, aile üyeleri ile çatışmalar meydana getirebilir. Bu sebeple ebeveynlerin ergenlik dönemi hakkında bilgi sahibi olması, ergenle empati kurarak sağlıklı bir iletişim ortamı sağlaması, sınav stresi ve doğru arkadaş edinme gibi konularda destekleyici tutum sergilemesi, ergene bu süreçte yaşanabilecek fiziksel değişimlerin normal olduğu hakkında bilgi vererek sağlıklı yaşam tarzı konusunda ona olumlu örnek olması, ergeni sportif ve sosyal aktivitelere yönlendirerek enerjisini riskli uğraşlarda değil de yararlı faaliyetlerde kullanmasını sağlaması, bu dönemde yaşanabilecek krizlerin kolay atlatılmasına destek olacaktır.