Ergenlik dönemi, 12-21 yaş arası kişilerin fizyolojik, hormonal, psikolojik ve sosyal anlamda yaşadığı değişimleri içeren, çocukluk ile yetişkinlik arasında kalan süreci ifade eder. Bu dönemde birey, bedensel anlamda büyüme yaşadığı gibi psikolojik anlamda da bireyselleşme isteği içindedir. Ergen, çocuksu tavırlar yerine yetişkin tavırlar göstermeye başlar ve “Ben kimim?” sorusunun cevabına ulaşmaya çalışır. Böylece kendi kimliğini kazanmayı amaçlar. Bu süreçte aileden ziyade arkadaş çevresi büyük önem taşır.
Ergenlik döneminde genetik, cinsiyet, iklim gibi faktörlerin ve sosyo-ekonomik koşulların da önemi büyüktür. Genel olarak çocukların ergenliğe başlangıç yaşı, anne ve babalarının ergenliğe girme yaşıyla genetik olarak benzerlik gösterir. Cinsiyet faktörü açısından da kızlar genel olarak erkeklerden daha erken yaşta ergenliğe girer. Bu dönemde kızlar ortalama 10-12 yaşlarında ergenliğe girerken erkekler de 12-14 yaşlarında ergenliğe girer. Ergenlik döneminde iklimsel koşulların da önemi büyüktür. Yapılan araştırmalara göre sıcak iklimlerde büyüyen çocuklar, soğuk iklimlerde büyüyen çocuklara göre daha erken yaşta ergenliğe girer. Örneğin sıcak iklimin etkili olduğu Arap ülkelerinde çocuklar, soğuk iklimin etkili olduğu Norveç, Finlandiya, İsveç gibi ülkelerde yaşayan çocuklara göre daha erken dönemde ergenliğe girebilir. Yine sosyo-ekonomik düzeyi yüksek ailelerde büyüyen çocuklar, sosyo-ekonomik düzeyi düşük olan ailelerde büyüyen çocuklara göre daha erken yaşta ergenliğe girebilir.
Ergenlik döneminde birey, fiziksel anlamda her ne kadar yetişkin bir insan görünümüne bürünse de bilişsel ve psikolojik açıdan gelişmeye devam eder. Bu dönemde bilinçli düşünme, karar verme ve duyguları yönetmekten sorumlu beyin bölgesi olan prefrontal korteks gelişimini sürdürmeye devam eder. Ve bu gelişim yirmili yaşlara kadar sürer. Diğer yandan duygulardan sorumlu olan limbik sistem olgunlaşma sürecini tamamlar. Prefrontal korteks ile limbik sistem arasında olgunlaşma açısından yaşanan bu zamanlama farkı, ergenlik döneminde duygusal patlamaların yaşanmasına sebep olur. Bu dönemde ergen kendisini öfkeli veya aşırı duygusal, hassas hissedebilir.Buna bağlı olarak saldırganlık gelişebilir ve şiddete eğilimleri olabilir.
Ergenlik döneminde birey, bilişsel anlamda da farklılıklar yaşar ve düşünce sistemi değişmeye başlar. Bağımsızlığa ihtiyaç duyar, özgürlüğe düşkün olur ve kendi kararlarını vermek ister. Aileden uzaklaşarak arkadaş çevresi ile yakınlık kurar. Çoğu zaman ailesi ile de fikir çatışmaları yaşar. Hatta pek çok ebeveyn, ergenlik sürecinde çocuklarındaki davranış değişimlerinden dolayı onu tanıyamadıklarını söyler. Bu dönemde ergen, genel olarak ailesine karşı isyankar bir tutum sergiler. Okula gitmek istememe, yoğun olarak devamsızlık yapma, ders başarısında düşme, otoriteye karşı olma, eleştirme gibi durumlar görülebilir.
Ergen birey bu süreçte kimlik arayışı içindedir. Neye karşı ilgisi ve yeteneği olduğunu merak eder. Hatta farklı ilgi alanlarına yönelebilir. Örneğin beğendiği bir oyuncuyu kendisine örnek alabilir. Ya da ünlü bir kişinin davranışlarını taklit edebilir. Sevdiği bir öğretmenine ya da aileden birine benzemeye çalışabilir. Görüntüsünü, davranışlarını ve hareketlerini, örnek aldığı kişiyle ilişkilendirir. Kendini keşfetmek ve bir gruba dahil olmak onun için çok önemlidir.
Bu dönemde fiziksel büyümenin gerçekleşmesi ile birlikte ergen, dış görünümüne aşırı düşkün olur. Sık sık aynaya bakar. Çoğu zaman görüntüsünü beğenmez. Hatta bazı durumlarda anoreksiya nervoza ve bulumia nervoza gibi yeme bozuklukları da görülebilir. Ergen birey kilolu olmadığı halde kendisini kilolu hissettiğinden olması gerekenden çok az miktarda yemek yiyebilir ve bu da anoreksiya nervozaya sebep olabilir. Normal kiloda olan veya hafif kilolu ergenlerde görülen yeme atakları ve sonrasında gelen kusma isteği de bulumia nervozaya yol olabilir. Bu sebeple ebeveynler ve ergen bireyler sağlıklı beslenme konusunda bilinçlenmeli ve sağlıklı yaşam için gereken önlemleri almalıdır.
Ergenlik döneminde birey, sosyal anlamda da farklılıklar yaşar. Bu dönemde ergen, kendi değerlerini ve yaşam felsefesini oluşturmaya çalıştığı için ailesinin değerlerinden ve düşünce sisteminden uzaklaşabilir. Aileden ziyade arkadaş çevresi öncelik kazanmaya başlar. Karşılıklı olarak ergen ve aile arasında fikir uyuşmazlığı yaşanabilir. Bu da ergenin arkadaş çevresine daha çok yakınlaşmasına yol açar. Bu doğrultuda seçilen yanlış arkadaşlar ve buna bağlı olarak edinilen zararlı alışkanlıklar, ergenlik döneminin risk faktörlerini oluşturur. Bu tür durumlardan korunmak için ebeveynlerin ergenlik dönemine ilişkin bilinç kazanması ve böylece ergenlerin arkadaşlık seçimlerini iyi bir şekilde gerçekleştirmesi sağlanabilir. Ayrıca ergen bireyin çeşitli hobiler edinerek zamanını verimli bir şekilde kullanması, onun ergenliğin getirdiği çeşitli risk faktörlerinden arınmasına yardımcı olur.
Peki Ergenlikte Ebeveynlerin Çocuğa Yaklaşımı Nasıl Olmalıdır?
- Ebeveynler öncelikli olarak ergenlik döneminin beraberinde getirdiği fiziksel, psikolojik, sosyal ve bilişsel anlamdaki değişikliklerin bilincinde olmalı ve bu dönemin özellikleri, içinde taşıdığı risk faktörleri ve bu durumlar karşısında alınabilecek önlemler hakkında bilgi sahibi olmalıdır.
- Ergenlik döneminde birey, duygusal iniş-çıkışlar yaşar ve riskli davranışlar içine girer. Ebeveynler, bu tür duygusal patlamalar karşısında baskıcı ve engelleyici değil, uyum sağlayıcı bir tutum sergilemelidir.
- Ergenlik döneminde çocuğun özgürleşme isteği ve aileden uzaklaşma çabası ebeveynleri kaygılandırabilir. Bu noktada ebeveynler otoriter bir tavır yerine sağlıklı sınırların çizildiği bir iletişim şekli benimsemeli ve davranışlarını buna göre şekillendirmelidir. Örneğin bir anne çocuğuna “O arkadaşlarınla görüşmeyeceksin.” demek yerine “Arkadaşlarını daha yakından tanırsam onlar hakkında doğru fikirler edinebilirim.” diyerek çocuğunun belirli sınırlar altında bireyselleşmesine fırsat verir. Böylece çocuğu ile olan bağını koparmadan ona belirli kurallar dahilinde özgürleşme imkanı sunar.
- Bu dönemde ergeni; onun psikolojik, fiziksel, bilişsel ve sosyal gelişimini destekleyecek aktivitelere yönlendirmek oldukça önemlidir. Ebeveynler çocuklarını risk taşıyan, şiddet içeren, olumsuz örnek olabilecek içeriklerden uzaklaştırmalı ve bu konuda bilinçli olmalıdır. Çocuklarını spor, resim, müzik, el sanatları gibi çeşitli aktivitelere yönlendirmeli ve hobi edinmelerini sağlamalıdır. Böylece ergenin zamanını verimli kullanması sağlanarak risk içeren durumlardan uzaklaşması kolaylaşmış olur.
- Ergenlik sürecinde çocuğa, anne ve baba olarak davranışlar aracılığıyla örnek olunmalıdır. Çünkü ergen bu dönemde kimlik arayışı içindedir. Ve ebeveynlerini çeşitli yönlerden kendisine örnek alabilir. Bu sebeple ergene olumlu örnek niteliği taşıyabilecek ebeveynler olunmalıdır. Örneğin çocuğunuzun kitap okumasını istiyorsanız anne ve baba olarak evde kitap okuma saatleri yapabilir ve birlikte kitap okuyarak çocuğunuza olumlu örnek oluşturabilirsiniz.
- Çocuğunuzla çok farklı fikirde de olsanız onu yargılamadan dinleyin. Ergen, önemsendiğini hissettiğinde mutlu olacak ve aranızdaki çatışmalar bu sayede hafifleyecektir.
- Ergenlik sürecinde bireye sağlıklı beslenme ve egzersiz yapma alışkanlıkları kazandırılmalı ve böylece sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemesi sağlanmalıdır.
- Ergenlik döneminde çocukta eğer ani kilo kayıpları, alkol ya da madde kullanımı, şiddete yönelme, zarar verici davranışlarda bulunma gibi tepkiler görülüyorsa mutlaka bir ruh sağlığı uzmanından destek alınmalıdır.
- Ebeveynlerin ergene olan tutumları birbiri arasında uyumlu olmalı ve tutarlı tepkiler verilmelidir. Örneğin çocuğunun belirli arkadaşları ile görüşmesini istemeyen bir anne ile çocuğunun arkadaş seçimlerine hiçbir şekilde müdahale etmeyen bir baba, ergenin bu tutumları kendi çıkarına uygun bir şekilde kullanmasına yol açabilir. Bu sebeple anne ve baba her konuda ortak düşüncede olmalı ve birlikte ergen için sağlıklı sınırlar çizebilmelidir.
- Ergen bireye sürekli olarak öğüt vermekten kaçının. Bir konuda bilgi vermek istiyorsanız düşüncelerinizi nedenleriyle birlikte mantık çerçevesinde sunun. Ergene yaptığınız eleştiriler onun kişiliğine yönelik değil davranışlarına yönelik olsun. Farklı düşüncede olsanız da çocuğunuzun fikirlerine saygı duyun.
- Ergenle sağlıklı ve dengeli bir iletişim kurulmalı ve gerektiğinde davranışları takdir edilmelidir. Çünkü ergenlik döneminde çocuk ilgi görme ve onaylanma ihtiyacı hisseder. Eğer ebeveynler çocuklarının bu ihtiyaçlarını görmezden gelirse ergen, farklı arkadaş çevrelerinde bu gereksinimlerini gidermeye çalışır. Bu da yanlış arkadaş seçimlerine yol açabilir.
- Ergenlik döneminde birey, ara sıra yalnız kalma ihtiyacı hissedebilir. Çocuğunuzun bu ihtiyacına saygı duymalı ve endişelenmemelisiniz.
- Ergenlik döneminde arkadaşlık ilişkileri büyük önem taşır. Eğer çocuğunuzun kurduğu arkadaşlıklardan rahatsızlık duyuyorsanız kesinlikle edindiği arkadaşları eleştirme yoluna gitmeyin. Eğer arkadaşlarını yargılarsanız çocuğunuz sizden daha da fazla uzaklaşacak ve arkadaşlarına daha da çok önem verecektir. Bu nedenle çocuğunuzun arkadaşlarını tanıma yoluna gitmeli ve onlar hakkında sağlıklı fikirler edinmelisiniz. Herhangi bir olumsuzluk söz konusu ise de bunu mantıklı bir açıklamayla çocuğunuza ifade etmelisiniz. İletişim sürecinde mutlaka onu anladığınızı ve önemsediğinizi yansıtmalısınız.
Ergenlik dönemi; bireyin bedensel, bilişsel, psikolojik ve sosyal anlamda yoğun değişimler yaşadığı bir süreçtir. Ergen birey, tüm bu değişikliklere uyum sağlamaya çalışırken diğer yandan ailesinin ve toplumun tutumlarını sorgular. Bu düşünme süreci sonucunda verdiği cevaplar ile kendi kimliğini oluşturmaya çalışır. Bağımsızlaşma ve kendi düşünce sistemini oluşturmaya çalışan ergen bireye ebeveyn olarak destek olunmalı, ergenin zamanını verimli kullanmasını sağlayacak hobiler edinmesi sağlanmalı ve sağlıklı bir iletişim süreci benimsenmelidir. Ergene bireyselleşmesi için özgürlük tanırken sağlıklı sınırlar dahilinde kuralların varlığı da hatırlatılmalıdır. Böylece ergenlik sürecinin risk faktörleri zayıflatılarak bu dönemin sağlıklı bir şekilde atlatılması sağlanacaktır.