Allah’ın 99 ismi vardır. Birincisi Allah, sonuncusu Sabır’dır. Doksan dokuz ismin her birinin de denizlerden derin, akıllara ziyan anlamları vardır. İnsan aklı bu isimlerin fevkalade manalarını anlayabilecek kapasiteye de sahiptir aslında ancak bir sorun vardır. Bu yüce isimlerin ağırlığı altında kalmamak mümkün değildir. Hatta ünlü Tanzimat şairi Ziya Paşa bu konuda şöyle demiştir. “İdrak-i meali anlamak bu küçük akla gerekmez zira bu terazi bu kadar sikleti çekmez.”
Ama insan düşünen bir varlıktır. Doğadaki diğer canlılardan kendisini ayıran en önemli hatta tek özelliği de budur, yüce Rabbin bizi düşünür(!) yaratması da tesadüf değildir elbette. Tefekkür, yani yaradılıştaki hikmeti düşünmek Allah katında kutsaldır ve bunu yapabilmek için medrese öğrencisi olmanıza da gerek yoktur. Allah katında her insan eşittir ve tefekkür de hepimize bahşedilen kutsal bir görevdir. İşte tefekkür etmeyi gerektiren en önemli konulardan biri de Esma-ül Hüsna’dır. Yani yüce Allah’ın 99 güzel ismi… Yaradılıştaki hikmet Esma-ül Hüsna’da saklıdır.
Her bir ismin tecellisi farklıdır dünya üzerinde ve onların anlamları çözmeye daha doğrusu görmeye niyet ettiğinizde de karşınıza tecelli olarak çıkıverirler ve şaşırıp hikmete hayran kalırsınız. “Ya Halim ne manaya gelir?” Diye düşünürken bir sohbet esnasında birisi “çok karamsarsın, biraz pozitif ol!” deyiverir bir anda ve siz Ya Halim’in sizi pozitif düşünmeye sevk edecek güçte olduğunu hayretle kavrayıverirsiniz. Sadece bu kadar değil elbette, bir ismin tek bir manası olabilir mi sizce? Mübarek 99 ismin yalnızca bir tanesinin, yalnızca bir tanecik anlamıdır karşınıza çıkan. Ve yüce yaradan mübarek isimlerini düşünüp hikmetlerini anlayalım, onlarla dua edip maddi manevi her derdimize şifa bulalım ister aslında. Bize düşen de samimiyetle şifa bulmaya niyet etmektir…
Yazarın notu: İlerleyen günlerdeki yazılarımda Esma-ül Hüsna’ya dair daha fazla bilgi bulacaksınız.