Dünya yüzünde insan yaşamı, Hz. Adem’den (a.s.) başlamış, neslin devamı yaradılış kanunları ile devam etmektedir. Sağlıklı beden ve ruh yapısı göz önüne alındığında, insan doğduğu andan itibaren korunmaya, sevgiye muhtaçtır. Bunu en iyi bulabildiği yer aile yuvasıdır. O halde sağlıklı bireyler yetişmesi için sağlıklı evlilikler gerekir.
Evliliğin anatomisini çıkarırsak şöyle diyebiliriz: Farklı evlerde büyümüş, yetişmiş iki insanın bir çatı altında yaşamaya başlamasıdır. Birbirini tanıma süreci, uyum süreci, alışkanlıklar edinmek için biraz zaman gerekebilir. Bunun arkasında nişan ile başlar, evlilikle devam eder. Evlilik, ne ömür boyu süren bir aşk masalı ne de kül kedisi olma hayalidir. Zaten bir prens de cam ayakkabınızı bulmak için peşinizden koşmayacaktır. Evlilik, iki insanın hayatını paylaşmasıdır; yalnızlık insana göre değildir. Yanında eş ister, buna zaman içinde çocuklar eşlik eder. Saygı ve hoşgörü ile başlayan evliliklere köklü bir sevgi de eşlik ederse, evlilik sağlam zemine oturur. Tabii, evliliğin zaman zaman sert virajları, kaygan zeminleri de vardır. Anlaşamamazlıklar, ailelerin evliliklerin çok içinde olması, psikolojik cinsel uyumsuzluklar, ekonomik sebepler vb. gibi durumlar evliliği zorlayabilir.
Şimdiki evliliklerde sorun, her şeyin çok çabuk tüketilmesi, sorunların uyumla çözülememesi, en kolay yol olarak boşanmanın seçilmesidir. Sonra anne ve babadan ayrı büyüyen, kimin yanında kalıyorsa karşı tarafa ruhen uzaklaştırılan, en büyük darbeyi alan, acıları yaşayan çocukları olmaktadır. Psikolojik danışman olarak, anne-baba ayrılığından etkilenen sorunlar yaşayan bu çocuklarla çok karşılaşıyoruz. İçe kapanma, akran zorbalığı, şiddet, dış dünyadan soyutlanma, ağlama nöbetleri, kabus görme bu çocuklarda en sık karşılaştığımız olgulardır.
Uzman olarak şu tavsiyelerde bulunabiliriz: Sorunlarınızı rahatlıkla konuşun, tartışın; bir ortak noktada buluşabilirsiniz. İki tarafın ailesi de gençlerin evliliğinin içinde fazla bulunmasınlar. İki taraf sorumluluğunu iyi bilmeli, yanlış ya da hatalarda hoşgörülü olmalıdır. Hızlı bir tüketim toplumu olduğumuz bu zaman diliminde, herkes ekonomik durumuna göre davranmalı, eşinden gücünün üzerinde şeyler istememelidir. Sabır, hoşgörü ve kanaat çok şeyi çözer. Çocuklar da sıcak bir yuvada, sevgi ve güven ile büyür.
Beyler, eşlerinizden ilgiyi ihmal etmeyin, onları gezdirin, hediyeler alın. Unutmayın, huzur bulduğunuz yer yine yuvanızdır. Hanımlar, siz de “ekonomik özgürlüğüm var, her istediğimi yaparım” diye düşünmeyin. Toplumumuzun en büyük zenginliği sağlam aile kurumudur. Yollarımız sağlık, huzur ve mutluluğa çıksın. Nice uzun evlilikleri görmek dilek ve duasıyla.
Oldukça faydalı bir yazı ..Evlilik ve ebeveyn olmanın gerçekten büyük sorumluluklar getirdiğini biliyor ve altından kalkamayacak yada eşi ve doğacak çocuklar ile başkalarının hayatını (eşinin ailesi,komşu yada akrabalar hatta bundan etkilenecek bütün toplum) zehir etmemek adına sırf evlenmek için evlenmemelidir diyorum..Ailesinin itinayla büyüttüğü evladı,başkasının ruh sağlığı bozuk evladına yara bandı olamaz.Evlilik yapılarak,hiçbir ruh hastası iyileşmez.🥹Sevgi ve saygılar ..