Evvel

61 Görüntüleme
1 Dak. Okuma

(RUMUZ: REHAVİ)

Kalbim zindanda, bir kafeste besliyorum.
Ben bugün dünü, yarın bugünü özlüyorum.
Dön gel ey takvimlerin yaprağı!
Seni koparan eller kırılsın.

Aylar selamsız artık, günler sabahsız.
Bir yıldız gibi kayıp geçiyorlar.
Ey geçmişe bürünen her bir yıl.
Seni coşarak uğurlayan insan utansın.

Bir türkü dolanmış dilime,
İçinde babamın sözleri olan,
Kaç defa geri sardım eski kaseti.
Gelmez oldu geçen zaman.

Ey rüzgâr! Sen es bari.
Belki şiddetin geri getirir beni.
Ya da olduğun gibi sakin kal.
Belki de sana kapılıp uçtu mazi.

Kuşlar! Eskisi gibi ötmüyorsunuz.
Siz de mi yaşlandınız yoksa?
Bir kendimi yorgun sanırdım.
Zaman sizi de mi yordu yoksa.

Aynalar! Neden geçmişi saklıyorsunuz?
Nice yüzler, anılar saklı içinizde.
Sadece şu anı yaşamayı,
İnsanlardan mı öğrendiniz yoksa?

Sokaklar! Nasıl böyle yalnız kaldınız?
Nerede o kadim ve bahtsız dostlarınız?
Her bir devirde yeniden bahar açardınız.
Şimdi neden çiçeksiz bahçeleriniz?

Şu betondan metruk binada,
Her pencere farklı bir yola bakar.
Oysa tüm kalpler bir bedende atardı,
Çok değil bir on yıl öncesi kadar.

Bir de baktım ki akşam olmuş
Can bitmiş, canan batmış.
Bir zamanları kasıp kavuran güneş,
Saçlarıyla ufuğa kavuşmuş.

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Yazar
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version