Eylül

Mehmet Çakır 579 Görüntüleme 1 Yorum
3 Dak. Okuma

Doğadaki dönüşümün var olmanın, yenilenmenin, hayatların yeniden başlamasının ve bitmesinin Eylül’ü anlatmaya yeter mi bilmiyorum. Ancak mevsimine uygun bir hüznün olduğu kesin. Ülkelerin, insanların ve cümle canlının hayatlarında önemi bir yeri olan bu ayda mesela Sultan Süleyman son seferi olan Zigetvar önünde kalbini bırakıp gitmişti bu dünyadan. Erzurumlu Emrah ‘‘Tutam yar elinden tutam, Çıkam dağlara dağlara’’ diyerek göçüp gitti bir eylül ayında.

Türkü ustası Nida Tüfekçi ‘‘Dersini almışta ediyor ezber. Sürmeli gözleri sürmeyi neyler?’’ demişti gitmeden önce.. Kimi zaman zor günlerimize eşlik eden kimi zaman umutlarımızı tazeleyen, dertli gönüllere giren, Zeki Müren ile ‘‘Yavaş yavaş ölürler seyahat etmeyenler, okumayanlar, müzik dinlemeyenler, vicdanlarında hoş görüyü barındırmayanlar, ufuklarını genişletmeyenler ve değiştirmeyenler.’’ diyen Şili’li şair Paplo Neruda’da Eylül’ün hüznüne gömülüp gittiler.

Adnan Menderes, Türk siyasi hayatının önemli insanı darbeyle iktidardan indirildi. ‘‘Kurtulduğum zaman gideceğim Çine çayına ayaklarımı buz gibi suya daldıracağım. Bir daha siyasetle uğraşmamak üzere hayatımı sürdüreceğim’’ demesine rağmen bu dünyadan zor kullanılarak ve siyasetimize derin yaralar bırakarak Eylül’de ayrılıp gitti. Sabiha Sertel’de öyle, 1945’de ‘‘Fikirlere yeter artık baskınız’’ yazısıyla tanınan, gazeteciliği meslek edinmiş ilk kadın yazarımız. Demokrasi ve basın özgürlüğü savaşçısı. 12 Eylül dönemi idamlarına karşı duran Milli futbolcu Metin Oktay da bu ayda ayrıldı aramızdan.

Yüz yirmi film çeviren ve yedi ödülü olan Tarık Akan, Yol, Sürü, Hababam Sınıfı, Maden gibi filmler de rol almıştı. ‘‘Müthiş baskılar, zorluklar, parasızlıklar, sefalet içinde ve büyük uğraşlar verilerek çekilen filmlerim için hiç pişman olmadım’’ diyerek bir Eylül ayında ayrıldı sanat dünyasından. ‘‘Geldiğin yolu unutursan, gideceğin yolda kaybolursun’’ Hangi zorluğu yenmemiş insan oğlu, hele taşıyorsa insanca sevgiyi’’ deyip memleketinden çok uzaklarda veda edip gitti bu hayattan sinemanın çirkin kralı Yılmaz Güney.

İtalyan Tenor Pavorotti, operalarından ayrıldı. ‘‘Kendinden utanmayan yeryüzünde kimseden utanmaz.’’ İlimsizlik, bilgisizlik yüzünden cehalet hortlar mı, hortlar. Sevgisizlik yüzünden insan insandan bıkar mı, bıkar. ‘‘Mühür gözlüm seni elden sakınırım, kıskanırım deyip tezenesini yine bir Eylül ayında bırakıp gitti, büyük sanatçımız Neşet Ertaş. ‘‘Hasan dağı, Hasan dağı eğil eğil bir bak zincirler sıkıyor bileğimi. Jandarmada hiç insaf yok’’ ezgileriyle bildiğimiz Ruhi Su hayatını yine bu ayda acılar içinde bırakıp gitti.

‘‘Usta, ne zaman senin bildiğin zaman, ne sevda gördüğün masallardaki. Eskiden halı tezgahlarında dokunurdu aşklar, nakış nakış körpe kız ellerinde, mendillere yazılırdı isimler, yüreklere kazılırdı gizlice. Sevdalılar asil ve yürekli, sevdalar, kavgalar iki kişilikti. Oysa şimdi çorak gönüllere ekiliyor sevdalar seher vakitlerinde’’ diyerek aramızdan ayrılıp giden Tuncel Kurtiz şimdi Kaz dağlarında sonsuz uykusunda. Hüzünlü aya bu kadar sığdı değeri biçilemeyen insanlar…

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Öğretmen / Yazar
1 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version