Fikirler ve Hür Düşünce Üzerine

Nurhayat Güler 105 Görüntüleme 1 Yorum
3 Dak. Okuma

Bazen düşüncelerim aklımda bir arı kovanı gibi uğuldar. Özgürlüğün ne olduğunu ilk kez sorguladığımda çok küçüktüm. Ailemden, öğretmenlerimden ya da çevremdeki büyüklerden duyduğum fikirlerin doğru olduğuna inanırdım. Zamanla, öğrendim ki özgürlük yalnızca bir fikri kabul etmek ya da reddetmek değil, aynı zamanda onu sorgulamak, tartmak ve kendi penceremden görebilmektir.

Hür düşünce, zihnimde bir kapı açtı. O kapıdan baktıkça, dünyayı herkesin aynı pencereden göremeyeceğini anladım. Benim için doğru olan bir düşünce, bir başkası için yabancı, hatta yanlış olabilirdi. Bu farkındalık başlarda korkutucuydu. Ya yanlış düşünüyor ya da doğruyu bulamıyorsam? Ama sonra fark ettim ki, düşünmek bir varış noktası değil, bir yolculuktu. Yanlış düşünmek bile, doğruyu bulmaya giden bir adımdı.

Kendimi ifade etmenin özgürlüğü, fikirlerimi savunmanın sorumluluğu ile el ele gidiyor. Her zaman haklı olmayabilirim, hatta çoğu zaman olmadığımı fark ediyorum. Ama mesele haklı olmak değil, mesele öğrenmeye ve değişmeye açık olmaktır. Bu açıdan, özgür düşünceyi, içimde büyüyen bir bahçe gibi görüyorum. Her yeni bilgi, her yeni fikir o bahçeye ekilen bir tohum gibi. Bazıları filizleniyor, bazıları kuruyor, ama hepsi bir şekilde beni ben yapıyor.

Elbette fikirlerimin reddedildiği ya da anlaşılmadığı anlar oldu. Bu anlarda incindiğim de oldu. Ama şunu anladım: İnsanlar bazen kendi korkularından ya da önyargılarından dolayı farklı düşüncelere kapılarını kapatıyorlar. İşte o zaman, kendi içimde daha derin bir hürriyeti keşfetmem gerektiğini fark ediyorum. Kendi doğrularımı başkalarının kabul etmesine ihtiyaç duymadan da sevebilmeliyim.

Fikirler birer kıvılcım gibi; doğru zamanda, doğru yerde, doğru kalpte bir yangın başlatabilir. Ama bu kıvılcımı taşırken dikkatli olmalıyım. Çünkü fikirlerimle başkalarını incitme ya da yargılama hakkına sahip değilim. Hür düşünce, benim için aynı zamanda empati demek. Başkalarının ne düşündüğünü anlamaya çalışmak, onların dünyasına saygı duymak demek.

Kendimle baş başa kaldığım o sessiz anlarda, zihnimde dolaşan fikirleri özgür bırakıyorum. Onlar kimi zaman eski bir kitabın sayfaları arasında gezinir, kimi zaman bir dost sohbetinde şekil bulur. Hür düşünceye sahip olmak, yalnızca “ben” demek değil, “biz”i de anlamak ve hissetmek demek.

Belki de bunun en güzel yanı, hiçbir zaman tamamlanmaması. Hep biraz eksik, hep biraz arayışta. Ama işte bu arayış, insan olmanın özü değil mi? Benim yolculuğum da bu: Her yeni fikirle yeniden doğmak ve dünyayı her seferinde biraz daha geniş bir pencereden görebilmek.

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Yazar
1 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version