Kaptığım gibi fotoğraf makinemi her hafta sonu, kıyılara koşup pusuda bekliyorum.
Gören de beni hedefini ıskalamaya çalışan bir avcıya benzetir.
Oysa ki: Çayımıza tat, keyfimize renk katmak isteyen bir simitçiyi,
Pamuk şekeri satarak çocukların ağzında tat olmaya çalışan bir emekçiyi,
Bir kareye sığdırma çabasına giriyorum.
Onlar aşını ekmeğini kazanma derdinde iken.
Bense; hedeflerime odaklandım seyre dalıyorum.
Kimisi denize oltasını atmış balık tutma bahanesiyle umudu maviliklerde arıyor.
Kimisi balık tutma tutkusu peşinde ya da,
Balıkçılıkla ekmeğini kazanan bir balıkçı,
Kimisi sandalıyla gezintiye çıkmış deniz tutkunu,
Kimisi adalara karşı çayını yudumlayan manzara tutkunu,
Kimisi bir fincan kahvesini adalara karşı içeyim düşüncesinde,
Kimisi bisikleti yeni öğrenmeye çalışan hevesli bir çocuk,
Kimisi her adımda yürümekten keyif alan bir sporsever,
Kimisi okuyacaksam kitabımı denize karşı okumalıyım diyen bir okuyucu,
Kimisi açık havada doğada bir şeyler yemeği seven piknikçi,
Kimisi tüm telaşlardan uzak göğün mavisini,
Denizin dalgasını izleyeyim düşüncesinde olan bir keyifçi,
Kimisi köpeğini almış gezdirme peşinde bir hayvan sever,
Kimisi görünce maratona katılacak hissi uyandıran bir koşucu.
Kimisi,
İşte o ben.
Tüm bu insanları bir kareye sığdırmaya çalışan birisi.
Fotoğraf tutkusu ile hatırda kalacak bir kare derdinde.
Oysaki hepimizin hedefi yaşamdan bir an ıskalamak değil midir?