Bayram sabahı…
Şehir, bayramlıklarını giymiş çocukların neşesiyle yankılanıyor. Evlerde sıcak yemekler pişiyor, tatlılar hazırlanıyor. Kapılar çalınıyor, dostluklar tazeleniyor. Fakat her bayramın içinde bir de sessizlik var. İşte o sessizlik, gariplerin bayram yapamamasıdır…
Kimi bayramı yalnız karşılıyor, kimi bir tas çorbayı bayram sofrası kabul ediyor. Kimi uzaktaki sevdiklerini özlüyor, kimi hatırlanmayı bekliyor. Eski bir park bankında oturan yaşlı adam, yanından geçenlerin yüzlerine bakıyor. Kim bilir, belki de içinden bir selam bekliyor. Penceresinin perdesini hafifçe aralayan kadın, sokaktan gelen çocuk kahkahalarına gözyaşlarıyla eşlik ediyor. Kimi için bayram, eski bir fotoğrafa bakıp hatıralarla avunmaktan ibaret…
Gariplerin bayramı, büyük sofralarda değil; bir dilim ekmeği bölüşmenin sıcaklığında saklıdır. Bayramın ruhu, bir yetimin başını okşamakta, bir gönlü sevindirmekte gizlidir. Asıl bayram, hatırlanmayanları hatırlamak, yalnızları yalnız bırakmamaktır.
Unutulmuş bir köşede oturan yaşlı bir adamın elini sıkan bir çocuk, belki de o adamın yüreğinde yeniden bayram çiçekleri açtıracaktır. Kapısı hiç çalmayan birine uzatılan bir tabak yemek, bayramın gerçek anlamını hatırlatacaktır. Bayram, sadece yeni kıyafetler giymek değil; yıpranmış yüreklere dokunabilmektir.
Kimileri için bayram; büyük sofralarda, geniş ailelerin bir araya gelip güldüğü neşeli anlardan ibaret olabilir. Fakat bir çocuğun annesiz, bir annenin evlatsız, bir yaşlının kimsesiz olduğu bir dünyada bayram, herkese eşit dağıtılmamış bir sevinçtir. Öyleyse bayramı gerçekten bayram kılmak, yalnızları hatırlamaktan, gönülleri kazanmaktan geçer.
Şehirlerin en tenha köşelerinde bile bir bayram sevinci olmalı. Bir yetim çocuğun saçını okşayan bir el, bir garibin omzuna dostça dokunan bir el, bir hastanın penceresinden içeri süzülen bir sıcak tebessüm… İşte gerçek bayram bunlardır. Çünkü bayram, sadece yeni kıyafetler giymek değil; kalpleri yenilemektir.
Bu bayram, bir garibin gözlerinin içine bakıp gülümsemek, elinden tutmak, yüreğini ısıtmak dileğiyle… Çünkü gerçek bayram, paylaşınca ve bir gönüle dokununca güzelleşir. Unutmayalım ki bir gönül almanın, bir yetimi sevindirmenin, bir yaşlının duasını almanın getirdiği huzur, hiçbir bayram sofrasında bulunmaz.
O yüzden bu bayram, gariplerin de bayramı olsun…