Son zamanların popüler kitaplarından olan Matt Haig’in yazdığı “Gece Yarısı Kütüphanesi” öyle tahmin ediyorum ki birçok kişinin okuduğu ve beğendiği bir kitaptır. Geçmişten bu yana insanlar hiçbir zaman yaşamakta oldukları hayatlarından tamamıyla memnun olmamışlardır. Bu kitapta da kahramanımız hayatının bu aşamasında umudunu tamamen kaybedip intihara karar veren bir genç kızdır. Çünkü artık hayatını sürdürmek için ne bir amacı ne de her şeyin daha iyi olacağına dair bir umudu vardır. İntihar tek bir çözüm olarak görünmektedir gözüne.
Nora Seed, bir türlü kendisinin ne istediğini tam olarak tahlil edemeyen, etse de sevdiklerini mutlu etmek için elinden geleni yapmayı seçmiş olan bir kızdır. Babası çok ünlü bir sporcu olacakken sakatlığı nedeniyle beden eğitimi öğretmeni olur. Oğlunun sporcu olmasını ister ama ağabeyi olmak istemeyince Nora yüzme sporuna başlar. Çok başarılı bir yüzücü olur ama yüzmeyi bırakır. Henüz 16 yaşındayken babasını kaybeder. Hayali bir jeolog olmaktır ama felsefe okur. Ağabeyi ve arkadaşı ile bir müzik grubu kurar, şarkı sözleri yazar. Fakat gruptan ayrılır ve bu yüzden çıkarmak üzere oldukları albümü çıkaramazlar. Evlenmeyi düşündüğü bir gençle tanışır fakat düğüne dört ay kala annesini kanserden dolayı kaybeder. Hayatının kendi kontrolünden çıkmak üzere olduğu düşüncesinin verdiği bunalımla düğüne iki gün kala nişanlısından ayrılır. En samimi arkadaşı ile Avustralya’ya gitme planları vardır ama ondan da vazgeçer. Müzik grubundan dolayı ağabeyi telefonlarına bile cevap vermez. Nora kendini çok yalnız hisseder. Yine de hayata tutunma çabası içindedir. Müzik aletleri satan bir dükkanda işe girer, bir çocuğa piyano dersi vermeye başlar ve bir kedi sahiplenir. Bir akşam kedisi ölür, işten çıkarıldığını öğrenir ve piyano dersi verdiği çocuğun annesi arar ve dersi iptal eder. Kendisini çok kötü hissettiği o anda sosyal medya hesaplarında da tek bir mesaj ya da etkileşim göremeyince bu hayat için yaratılmadığını ve hiçbir şeyi beceremediğini düşünerek intihara karar verir. Ölümle yaşam arası bir yerde gözlerini açar ve bulunduğu yer sonsuza uzanan rafları olan bir kütüphanedir. Kütüphane görevlisi, lisedeki kütüphaneden tanıdığı Mrs. Elm’dir. Kitaplardan birini tercih ettiğinde daha önce seçmekten vazgeçtiği hayatlardan birine gidebilecek ve hayatına oradan devam edebilecektir. Bir de Pişmanlıklar Kitabı vardır. Hayatı boyunca yaptığından dolayı pişman olduğu veya yapmadığından dolayı hayıflandığı şeylerin içinde bulunduğu kitap. Nora her şeyi tek tek hatırlar ve onlarca alternatif hayatına gider. En sonunda da yaşamakta olduğu hayata geri döner. Kendisini yatağında ve ölümle burun buruna bulur. Dairesinden zorla çıkıp komşusuna haber verir. Hastaneye götürülür ve ölümden döner. Nora daha sonra sosyal medyada şu paylaşımı yapar:
“… Şu anda olası bütün hayatlarda yaşadığımız kadar eksiksiz ve tam bir hayat yaşıyoruz, aynı türden duyguları burada da deneyimleyebiliriz. Olmamız gereken tek bir kişi var. Hissetmemiz gereken tek bir varoluş var. Her şey olabilmek için her şeyi yapmamız gerekmiyor çünkü zaten sonsuzuz. Yaşadığımız her an sonsuz olası geleceğe gebe. Onun için bu hayatımızdaki insanlara iyi davranalım. Arada bir başımızı kaldırıp yukarı bakalım, çünkü nerede olursak olalım gökyüzü her daim sonsuz.”
İyileştikten sonra Nora, elindeki koşulları en iyi nasıl değerlendireceğine odaklanarak daha mutlu bir hayat yaşar.
Bizler de zaman zaman hayatımızda geriye dönüp baktığımızda, bazı dönüm noktalarında aldığımız kararlardan dolayı hayıflanırız. “Şöyle yapmış olsaydım bugün böyle olacaktı,” deriz ama farklı bir karar almış olduğumuzda hayatımızın şu anda yaşadığımız hayattan daha güzel olacağından asla emin olamayız. Bizler bize bahşedilmiş hayatı bazı yol ayrımlarını seçerek yaşıyoruz ama biliyoruz ki yaşamımız nasıl olursa olsun, içinde mutlaka bizim hoşnut olmayacağımız şeyler olacaktır. Bu nedenle de yaşamakta olduğumuz hayattaki olumsuzluklara, eksiklere değil de güzelliklere odaklanırsak eğer hayat daha yaşanabilir olacaktır diye düşünüyorum.
Kitabın anlatımıyla ilgili kişisel düşüncem; Nora’nın hayatının daha daha uzun ve detaylı anlatılmasını, Gece Yarısı Kütüphanesi’nde geçen kısımların ise daha kısa anlatılmasını tercih ederdim. Bunun dışında genel olarak bu kitap benim çok severek okuduğum bir kitap oldu.