Merhaba dostlarım. Bu ay tüm bir neslin zamanda yolculuk ile ilgili bildiği her şeyi öğrendiği Geleceğe Dönüş serisinin günümüzde kuşa dönen teorileri hakkında konuşalım istiyorum.
Özellikle 80 kuşağı bu konuda oldukça uzman saymak çok da yanlış olmaz. Sonuç olarak zamanda yolculuk meselesi hâli hazırda ispatlanmamış pek çok teoriden oluştuğu için Görevimiz Tehlike serisinde Jeremy Renner’in canlandırdığı ajan William Brandt karakterinin de dediği gibi,
“Ne doğruluğunu kabul ederim Ne de inkâr ederim.” durumu söz konusudur. Öyleyse her teori aksi ispat edilene kadar masumdur.
Şimdi ilk önce herkesin bilinç altına yerleşen zamanda yolculuk durumunda geçmişte yaşanan bir olayın engellenmesi ya da kişinin hayatına müdahale edilmesi sonucunda geleceğin değişeceği konusu ile başlayalım.
İtiraf edeyim on yıl öncesine kadar bende konuya bu şekilde yaklaşıyordum. Ama malum her konuyu olduğu gibi bilimsel teorileri de televizyon ekranlarından öğrenen bir toplumda yaşadığımız için Avengers serisi ile zamanda yolculuk algımız tekrar değişime uğradı. Ne acıdır ki bu durumu da övünerek buraya yazabiliyorum. Gerçekten enteresan bir coğrafyada yaşıyoruz. Her neyse şimdi ki yeni görüşe göre geçmişe giden birinin artık orası geleceği olduğu için aslında geleceğe yolculuk yapmaktadır. Yani hangi zamana gittiğinizin bir önemi yoktur. Geleceğiniz her iki tarafa doğru işlemektedir.
Aslında bu imkânsız yolculuğu becerebilen birisinin de geçmişe takılı kalması çok olası olmasa gerek.
Bu konuyu burada bırakıp çokta değinilmeyen başka bir duruma geçebiliriz. Bu bahsetmek üzere olduğum zamanda yolculuk klişesi de sanırım patlamak üzere olabilir.
Madem filmler üzerinden anlatıyorum o zaman yine ünlü yazar H.G. Wells’in Zaman Makinesi kitabından uyarlanan 1960 yapımı Zaman Makinesi filmine geçelim.
İcat ettiği makine ile yolculuk eden bir bilim adamının hikayesi anlatılmıştı. Orada kafa kurcalayan şey kurgulanan zaman makinası olduğu yerde hareket etmektedir. Hatta filmin sonunda mağarada sıkışıp kalan kahramanımız makinenin yerini değiştirerek oradan kurtulmuştur.
Şimdi buraya kadar güzel hoş da merak edilen konu şu: Zamanda yolculuk yapan ve mekânda aynı kalabilen bir makine, farz edelim elli yıl önce ya da sonrasına gidildiğinde dünya aynı yerinde mi kalır? Bu durumda nerede tekrar cisimlenecek?
Evet, ne kadar karmaşık öyle değil mi? Zaman yolculuğuna ne gerek var dedirtecek türden…
Yani bu durumda Doktor Emmett Brown alevler saçarak gittiği 1950 yılında muhtemelen Mars yörüngesinde yolculuğuna devam ediyor olabilirdi.
Ancak sakın bu yazdıklarımdan eskiler ne kadar saçmalamış dediğim algılanmasın. Asla bu şekilde düşünmüyorum başta da dediğim gibi aksi ispat edilene kadar her teori masumdur.
Bu öncüler olmasa onların kurdukları hayal dünyalarını izleyerek büyüyen bizler bu yeni teorileri asla anlayamazdık.
Hayal Dünyalarını insanlığa sunan herkese sonsuz teşekkürler.