Öyle farklı dünyalarda yaşıyorlar ki; onlar için her şey oyun. Ne yaparsan yap, sana geri dönüyorlar. Bağır, çağır, kız, döv, söv… Çaresizlikten de olabilir bu dönüş ama hayır… Sevdikleri için. Anneleri, babaları olduğumuz için dönüyorlar. Evet, çocuklardan bahsediyorum. Onlar bizim dünyamızda yaşamıyorlar ama bizim dünyamız onlar. Çocuklarımızdan daha kıymetli hiçbir değerimiz yok elimizde. Ben bir baba olarak bunu rahatlıkla söyleyebilirim. Bazen çileden çıksak da, çıldırsak da, kalplerini kırsak da, minik elleri hep bize uzanıyor. “Başka anne baba ister miydin?” sorusuna “evet” yanıtı vermek bir çocuk için en zor şey olduğu gibi, bu yanıtı almak da bir anne babanın duyabileceği en ağır cevaptır. Peki ya biz, çocuğumuzu başkalarına teslim edebilecek kadar onlardan soğuyabiliyor muyuz? Her kötülüğü yapan evlada bile yürekten bağlıdır anne baba. Bazen onlar kıymetimizi bilmez, bazen de biz onların… Ama biri bildi; Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk.
Bu çocuklar için, bizim geleceğimiz, bizim varislerimiz, bizim varlığımızın devamını sağlayacak olan bu çocuklar için çok değerli bir hediye bıraktı. Bu vatan var olduğu sürece, çocukların varlıklarının farkına varacağımız bir gün hediye etti: 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı… Hem Kurtuluş Savaşımızı zafere götüren yolun başlangıcı hem de Türkiye Cumhuriyeti’nin müjdecisi olan bu gün, çocuklara armağan edildi Atatürk tarafından. Elbette sadece çocuk bayramı olarak bakmamak lazım bu güne. Ulusal egemenliğin ne kadar kıymetli olduğunu anlatmaya gerek yoktur diye düşünüyorum.
Bizim gözümüzde olandan çok daha kıymetli olan çocuklarımızı görelim. Onları kimi zaman alaya alırız, kimi zaman dinlemeyiz, kimi zaman öteleriz isteklerini ya da duymazdan geliriz seslerini… Ama onlar, geleceğin doktorları, hâkimleri, cumhurbaşkanları ya da komutanları aslında… Onlar bizim geleceğimiz. Bizim yaşlılığımızda nasıl bir hayat süreceğimizi belirleyecek olanlar, bizim çocuklarımız. Onlara birçok armağan bırakmak için çabalıyoruz hayatta: ev, arsa, araba ya da para… Ama aslında bırakabileceğimiz en güzel şey; bozulmamış, yozlaşmamış, temiz bir dünya. Bunu da dürüstlükle, erdemle ve ahlakla başarabiliriz. 23 Nisan bize çocuklarımızın kıymetini hatırlattığı gibi, geleceğe sahip çıkmamız gerektiğini de hatırlatsın. Çocuklar bu yazıyı okumayacak belki ama okuyan herkes, çocuğunun ne kadar kıymetli olduğunu hatırlasın. Daha saygı dolu bir gelecek için, saygıyı yeni nesle aktarabilmek gerekli. Bu yüzden iş bizde başlıyor. Yani, sadece çocuklar için değil, hepimiz için kutlu kılınan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu olsun…