Gelincik Tarlası

Şale Köse 392 Görüntüleme Yorum ekle
3 Dak. Okuma

‘Sen çocuk musun?’ diye başlayan cümlelere inat çocuk kalanlar! Sizlere söyleyebileceğim en güzel söz, ‘Sakın içinizdeki çocuktan vazgeçemeyin, onu ağlatmayın.’ olacaktır. Mazide bıraktığımız çocukluğumuz iyisiyle, kötüsüyle, tatlı ya da acıklı hatıralarla yüreğimizin bir yerinde saklı duruyor. En saf, en masum hâliyle…

Hatırlarsınız. Çok fazla hafızanızı zorlamanıza gerek yok anımsamanız için okula gittiğiniz zamanlarınızdaki o 23 Nisan coşkunuzu. Yeni dikilmiş tören kıyafetlerini giyerken duyduğunuz heyecanı, sevecen bakışlar önünde utangaç bir edayla folklor oynayışlarınızı, gül gibi açmış kırmızı bayrağımızı ellerinizde dalgalandırışlarınızı… Hadi anımsayın içinizde bir yerlerde sessizce onu bulmanızı bekleyen o tatlı çocukluğunuzu.

Zaman, amansız bir hastalık gibi bedenlerimizi tüketebilse de; ruhlarımıza erişemeyecek kadar da zavallıdır aslında. Ruhumuz hiç büyümez. O coşkuludur, sevinçlidir, tatlı bir telaş içindedir.

Büyüdükçe unuturuz hayatın hengâmesi içerisinde çocuk ruhumuzu. Ama biz onu unutsak bile, o bizi terk etmez; asla vazgeçmez. Çünkü çocuklar bilmez pes etmeyi, bırakıp gitmeyi, umutsuzluğa düşmeyi… Hep savaşırlar küçük savaşçılar! Koşarlar, ebelerler, çabalarlar, yorulmazlar, bıkmazlar, kaçmazlar.

Hani nerede o çocuklar? En yakınınızdaki aynalara gidip de bir gözlerinizin içine bakın lütfen; nerede o çocuklar? Göremeyeceksiniz! Gözlerimizi karanlık bürüdü, kalplerimize kara bulutlar çöktü.

Çocuklarımız… O; tatlı, şeker, dürüst, yalanlarla harmanlanmamış, güzeller güzeli çocuklarımızın bu mutlu gününde; Sevgili Atamızın en güzel hediyesi olan, üstelik de tüm dünya çocuklarına hediye ettiği bu kutlu günde gözlerinizdeki ışık, içinizdeki çocuk nerede?

Unuttuk, ala boyanmış mutlu 23 Nisan günlerimizi! Hani bayraklarımız, nerede? ‘Burada!’ diyeceksiniz değil mi? Peki ben neden göremiyorum çocukluğumdaki o umut ve gurur dolu kutlamaları, gelincikler gibi her yerde açmış şanlı bayrağımızı? Ben mi kör oldum, yoksa kalplerimiz mi?

Borcumuz var çocuklarımıza… O heyecanı ellerinden aldığımız için, mutlu gülüşlerini eksilttiğimiz için, umudun ve gururun yerine korku ektiğimiz için!

Hiç boşuna inkâr etmeyelim gerçekleri! Çocuklarımızın çaldık geleceklerini…

Affetmeyin bizi çocuklar; bugün sizin gününüz! Size her şey serbest, size geleceğimiz emanet. Bizler Atamızın emanetine sahip çıkamadık, sizler geleceğinize sahip çıkın ve son nefesinize kadar unutmayın Atanızın sizlere hediye ettiği bu güzel vatanı savunmayı.

Korkmayın, vazgeçmeyin; ellerinizden kimsenin almasına müsaade etmeyin umutlarınızı, hayallerinizi ve gururla ellerinizde taşıdığınız bayrağınızı…

Dünyadaki tüm çocuklar sizlerin kardeşidir. Sınırlar yok; renk, din, dil ayrımı diye bir şey yok! Sizlere öğretmek isteyecekler ayrışmayı, sınırlar koymayı, kardeşi kardeşe kırdırmayı… Reddedin, itiraz edin, kabul etmeyin! Her şeyi öğrenin; bir ömür boyu öğrenmekten de hiç vazgeçmeyin ama bizim yaptığımız hataların hiçbirini öğrenmeyin. Bizler bayrağımıza kan bulaştırdık, vatan topraklarımıza ayrılık ektik. Ellerinize inleyen bir bayrak ve acı çeken bir vatan teslim ettik. Ama biliyorum sizler ezip geçeceksiniz topraklarınızda bitmiş olan kara çalıları ve ekeceksiniz yeniden kalplerimize söküp attığımız gelincik tarlalarını…

Atamızın ruhu şad olsun, sevgisi kalbinizde hep var olsun sevgili çocuklar ve çocuk kalanlar.

Bu İçeriği Paylaş
Yazan Şale Köse
Bağlantılar:
Yazar
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version