Sanırım yeni nesil çocuklar ve gençlerin başı teknoloji ile birazcık dertte. Teknolojinin merkezine doğan yeni nesiller, toprak kokan o sokak oyunlarından habersiz sürdürüyor hayatlarını. Anneleri, onları bir leğenin içinde, demir tasla kafalarına vura vura yıkamıyor mesela veya sobanın üzerinde kestanenin tadından mahrum kalıyorlar ne yazık…
Mahalledeki çocuklarla toplaşıp oynadığımız oyunlarda kaybettiğim zaman hep mızıkçılık yaptığım gelince aklıma, ne şanslıyım diyorum. Şimdi ise ; akıllı cihazlar yüzünden dört duvar arasına mahkum kalıyor çocuklarımız. Onlar tabletlere ve telefonlara gömülürken hayat sessizce akıp gidiyor yanlarından. İki dakika nefes alayım diyerek bir bebeğin eline verilen cihaz yüzünden anne çocuk arasına aşılması zor bir teknoloji duvarı giriyor.
Ve gençlik evresinde kuşak çatışması baş gösteriyor. Sonra şikayetler başlıyor tabi. Anne, baba, öğretmen, sokaktaki teyze-amca, dede, nine hemen hemen bütün büyüklerimiz gençlerin sosyal medya bağımlılığından şu an şikâyet ediyor.
İletişim sorunları meydana geldikçe gençlerin çoğunlukla kullandığı çevrimiçi ortam olan sosyal medya hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline gelmiştir. Ortalama, bir kişinin günde iki saatini sosyal medyada geçirdiği görülüyor. Bu da yaşam süresinden, 5 yıl 4 ay kadar bir zamana karşılık gelmektedir. Aynı insan, bu zamanı 32 kez aya giderek ya da 10 bin maraton yaparak da zamanını etkili kullanabilir. Özellikle, gençler her gün 9 saatini sosyal medya da harcıyor. Sosyal medya her ne kadar dünyayla bağ kurmak olsa da haddinden fazla kullanımı kullanıcıları maalesef olumsuz etkiliyor.
Sosyal medya, hayatımızda önemli bir hal almaya başladı ki, Bilim insanları yaptıkları bir araştırmada, sosyal medya kullanımı ile olumlu ve olumsuz ruhsal durumların arasında ki ilişkiyi incelediler. Araştırma da 10-15 yaş arasında yaklaşık on bin gençle yapılmış anketin sonuçları incelendi. Anket katılımcılarına, ‘‘Sosyal medya hesabınız var mı, normal bir okul günün de sosyal medya platformunda ne kadar zaman geçiriyorsunuz’’ gibi sorular soruldu. Elde edilen sonuçlarsa pek iç açıcı değil ; hayatlarını sosyal medya platforfmlarına göre yaşayan ve birbirleri ile yarış içine giren gençler bir günde çoğu zamanını sosyal medyada geçiriyor. Kızlarda ve erkeklerde sosyal medya kullanımı yaş ilerledikçe arttığı ve kızların erkeklere oranla daha çok bağımlı olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Örneğin; İnstagram’a bakıldığında daha çok kullanıcıların kız olduğu hatta erkeklerin kız arkadaşlarının, sevgililerinin ya da eşlerinin fazla vakit geçirmelerinden sürekli paylaşım yapmalarından şikâyetçi oldukları da görülür. Ben çok şahit oldum bu duruma hatta eşine bu yüzden yasak koyanlara dahi şahit oldum. Daha neler! demeyin sakın çünkü onlardan biride sizsiniz biliyorum. Bu nedenle sosyal sorunların, erkeklerde yaş ilerledikçe azalma gösterirken kızlar da artabiliyor.
İletişimden kaçan gençler, birbirleriyle sosyal medya da karşılaştırdıkları için daha az mutlu olurlar. Yani, sosyal medya aracılığıyla yaşamlarına şahit olunan kişilerle kendilerini kıyaslayarak bu kıyaslama sonunda kendileri hakkında olumsuz yargılara sebep olurlar. Örneğin; lüks yerlerde yenen yemekleri ya da sürekli gezdiği yerleri paylaşanları görerek kişi kendiyle kıyaslayıp mutsuz olabiliyor.
Sosyal medya kullanımı ile ilgili Kaliforniya Üniversitesi tarafından daha önce hiç denenmemiş bir çalışma yapılmıştır. Bir ilk gerçekleştirilmiş ve çalışma da; gençler sosyal medya kullanırken beyinleri taranmıştır. Bu yapılan taramalarda; paylaştıkları fotoğrafların çok beğeni aldığı zaman, beyinlerinin ödüllendirme bölümlerinin yoğun bir şekilde daha çok çalıştığı ve beğeninin giderek artması ile mutluluğun bir etkisi olduğunu gözlemlediler.
Yani gençler için sosyal medya üzerinden fotoğraflarının beğenilmesi onlara çikolata yemiş ya da para kazanmış kadar haz vermektedir. Bu durum aslında beynin ödül merkezi tarafından uyarılmasıyla gerçekleşmektedir. Siz düşünün işte, iş aslında bu kadar ciddi boyutlara ulaşmış.
Ama tabi ki bu demek değildir ki, sosyal medya gençler için çok zararlıdır. Tabi ki bu yargıya ulaşmakta yanlıştır. Zararlı olan şey tamamen gençlerin bağımlı olması ve saatlerini günlerini uzun süre burada harcamalarıdır. Dijital ortamın gelişmesi, bilgilere kolay ulaşılabilir olmak tabi ki çok sevindirici durum fakat dikkatli olup, burada geçirilecek zamanı sınırlamak daha doğru bir davranıştır.
Sosyal medya her yönüyle çok kötüdür gençleri olumsuz etkilemektedir gibi düşünceler de yanlıştır. Önemli olan burada nasıl kullanıldığı ve süresidir diyebiliriz. Doğru kullanıldığı takdir de çok güzel oluşumlara ve paylaşımlara vesile olabilmektedirler. Önemli olan sanal bir hayata bağımlı kalmamak anı değerli hayatımızı dolu dolu yaşamak.
En basit, bir durakta otobüs beklerken kafanızı gömdüğünüz o cihazlardan kaldırın da yaşlı bir teyzenin yüz çizgilerine bakın mesela. Çünkü ne yaşanmışlıklar var o çizgilerde ne hatıralar kim bilir. Hem de fake hesaplardan gelen like lar gibi yalan de değildir onlar. Acısı ile tatlısı ile devrilen kova bir ömürden sonra hala sıcacık gülümseyebilecek kadar gerçektir. Sen yeter ki bakmayı bil.
Teknoloji bağımlılığı daha iyi anlatilamazda harika bir yazı emeğinize sağlık
Teşekkürler 💜