Bursaspor gerçekten içinden çıkılmaz bir cendere. Vazgeçmek kolay olsaydı emin olun birçok kişi çoktan başka sulara yelkejn açmıştı. Ancak şu an çoğu taraftar ikilem içerisinde. Sadece ufak bir bahaneye yani dala tutunarak bu renklere olan sevgisini devam ettiren Bursasporlu var ki!
Bu camia ciddi anlamda zor zamanlardan geçse de bir şekilde ayağa kalkmasını kısaca küllerinden doğmasını bilmişti. Hep bir ‘evet’ oldu ve geri döndü camia uçurumun kıyısından. Para, pul geride kaldı yürekler ilk sırayı aldı ve takım 2010 yılında Süper Lig şampiyonluğuna ulaştı.
Ancak kimilerinin ekmek kapısı, kimilerinin de metası oldu Timsah. Herkesin ver kapısı geride kaldı hamuduyla al kapısı yüklendi. Çıkar elde ettiler bir şekilde. Kimi parasal anlamda destek aldı kimi de protokol kapılarını bu güçle zorlayıp açtı.
Hem bir sevgiydi hem de bir bahaneydi Bursaspor. Yolu geçmemesi gereken insanlar yönetici koltuklarında caka sattılar. ‘O şehir senin, bu toplantı benim’ diyerek rüzgarlar estirdiler. Altları ve konuşmaları boş olmasına rağmen ‘ağam, paşam’ çektikleri için kendilerinin bir hikmeti veya kerameti olduğuna inandı insanlar. Ancak kof ve boşlardı. Herkes anladı ama iş işten geçti.
Şimdi devir Recep Günay devri… Arkadaşlarıyla beraber bir şey yapma derdindeler. Kimilerine göre zaman kaybı ve koltuk işgali, kimilerine göre ise mücadele adamı yani Cesur Yürek. Ateşten gömlek giydiğini ortaya koyanlar şu an sahada oynanan istikrarsız oyun yüzünden çoktan giyotini hazırladı bile…
Soru net:
“Gitmek mi zor, kalmak mı?”