Gitmek

Erdal Özaydın 513 Görüntüleme Yorum ekle
3 Dak. Okuma

Bir yerden bir yere veya olduğun yerden başka bir yere; tebdil-i mekân yapmaktır. Bir eylem veya harekettir gitmek. Çoğu zaman böyle tanımlansa da soyut bir tanımlaması da vardır;

Gitmek, aynı zamanda ruhsal ve düşünsel olarak başka duygu ve düşüncelere de dalmaktır.

Biz her zaman gittiğimizi veya gideceğimizi söyleriz. Sizce biz giderken gidiyor muyuz tebdil-i mekân yaparken? Bence biz sadece bedensel olarak yer değiştiriyoruz, gidemiyoruz.

Çünkü gitmek somut olduğu kadar soyut olarak da gitmek gerekir. Bir yerden bir yere yer değişikliği yapıyoruz sadece, gidemiyoruz. Çünkü gitmek bedensel yer değişikliğine paralel olarak ruhsal ve zihinsel olarak da duygu ve düşüncelerimizi gittiğimiz yere götürmeliyiz, gittiğimiz yere göre hissetmeli ve düşünmeli ve oraya adapte olmalıyız ki; gitmiş olacağız. Bedenimiz tebdil-i mekân yaparken; aklımız, duygu ve düşüncelerimiz geride kalıp bizimle gelmiyorsa bir yerlere gitmiş sayılmayız. Onlar bizimle geliyorsa gitmiş olacağız bazı yerlere ve buna gitmek, diyeceğiz.

İnsan gittiğini sanır, kaldığından habersiz bir şekilde. Aklı hep geride bıraktıklarında, kalbi hep kalan insan veya şeylerde. Bu bütün bir gitmek değildir. Bütün bir kalmak da değildir. Bu yarım yamalak gitmek ve yarım yamalak kalmaktır. Ancak duygu, düşünce, akıl ve beden beraber bir tebdil-i mekân yaparsa bu bir bütün gitmektir. İnsanın duygu, düşünce ve yasam tarzı tebdil-i mekân yaptığı yere göre şekilleniyorsa bütün olarak gitmiştir; bütün kalmaktan kurtularak.

Can Yücel’in; “Gitmek unutmak değildir sen bunu çok iyi biliyorsun. Aklımda gözlerin varken sen buna gitmek mi diyorsun?” sözü; bize aklında geriye dair düşünceler varsa veya kalıyorsa buna gitmek denilmediğini çok güzel bir şekilde ifade ediyor. Bazı şeyleri unutmadan yer değiştiriyorsak gitmiyoruz demektir.

Cemal Süreya; “Gitmekle gitmiş olmazsın; gönlün kalır, aklın kalır, anıların kalır.” sözü ile bir yerden bir yere yer değiştirmek ile gitmiş olamıyoruz. Çünkü; gönlün, aklın ve zihnin hep geride bıraktıklarında kalıyor. Bu yüzden gitmiş sayılamıyoruz.

Kısaca eğer gitmek istiyorsak; bir yerden bir yere tebdil-i mekân yaptığımız yere, aklımızı, düşünce ve duygularımızı da götürüp oraya göre şekillendiriyorsak veya adapte ediyorsak gitmiş oluyoruz.

Gitmek; bu yüzden sadece bedensel yer değişikliği değil, zihinsel ve duygusal olarak da bedenin gittiği yere gitmesidir.

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Yazar
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version