Gecenin koynunda
Bir mecruh,
Ay cerrah, bulutlar tül,
Sarar yaralarını;
Kanadı kırık kuşun…
Dolaştım tek başıma şehrin sokaklarını,
Bir bir saydım kaldırım taşlarını,
Okşadım siyah saçlarını gecenin,
Tuttum ince uzun parmaklarını,
Çapraz yürüyüşünü izledim
Bir sarhoşun,
Dinledim ahzar bir kadının
Mavi türküsünü,
Buna şahit tüm sokak lambaları.
Yine sokaklardayım bu gece,
Haberin var mı?
Örttüm karanlığı üstüme,
Sırdaşlarım Ay ışığı, fesleğenler.
Gölgem bile bedenimle uyumsuz.
Ağaçlar bulut açmış,
Dövüne dövüne yorulmuş deniz,
Siyah beyaz resimler çizdim,
Sigaramın dumanından.
Sızladı yalnızlığım,
Gömleğimin yakasından.
Hayatı öğrettir bana,
Her gece uğradığım bir kukla.
Gece çökünce,
Bir ben bir de aynalar
Kalırız baş başa
Kendini Sokak lambalarına
Astı bu gece acılarım.
Parmak uçlarımdan
Aktı gözyaşlarım.
Üşürüm bağrında
Baharlar saklayan
Mevsimin.
Kanıyor yine yalnızlığım,
Duvara çakılı resmin bakışından…
Gitmek istiyorum uzaklara,
Bir girdap gibi çekiyor beni,
Gecenin ama gözleri.
Eziyor ruhumu üstümdeki
Örtünün ağırlığı,
Dilimde barut,
Yüreğimde kurşun yanıkları,
Suskunum ateşten kelimeler
Yakar dilimi.
Hatıralar böler parçalar uykularımı,
Yine uykusuzum bu gece
Haberin var mı?
Heykel kesildim günlerce,
Sarı ışıkları yanan pencerenin önünde,
Kıpırdar mı perde,
Yahut var mı ardında
Sana benzeyen bir gölge?
Sen gideli bir hayli zaman oldu,
Gölgen duruyor hala
Pencerende…