Ne güzel söylemiş Mevlana Celâllettin Rumi; “Gönlü, gönül vermekten başka bir şeyle elde edemezsin” diye. Gönlümüz bir o kadar saf, bir o kadar temiz ki, tüm davranış ve lügatımızın en güzel es işareti, en güzel durağı, akıl ve mantığımızın onayladığının, merhametiyle mühürlendiği son adres kendisi…
Ömür yolculuğumuzda sayısız insanlarla karşılaşıyoruz hepimiz. Kimisi öylesine geçiyor, kimisi elimize değiyor, kimisiyle ister istemez muhatap oluyoruz, kırılıyoruz, kırgınlıklar biriktiriyoruz, hayal kırıklığına uğruyoruz. Bazen öyle kör noktalara getiriliyoruz ki insanlığımızdan şüphe ediyoruz. Karşılaştıklarımızın davranışlarını, söz tonlarını kendimizce sorgulayıp anlamlandırmaya çalışıyoruz.
Aynı evreni, aynı havayı, aynı suyu bu insanlarla birlikte tüketmenin acısını çoğu zaman yaşıyoruz. Bunlar sadece ister istemez karşılaştıklarımız oluyor.
Tercih ediyoruz, tercih ediliyoruz, yaşadığımız olumsuzluklarda söz konusu insansa deyip gönlümüze uç noktaları yerleştiriyoruz.
Bu hayat sahnesinde rollerimiz kadar çırpınıyoruz, mesafeler koyuyoruz, anlamak ve anlaşılmak bu denli zor olamaz diye düşünüyoruz, düşündürülüyoruz.
Olduğu gibi görünmeyip, göründüğü gibi olmayan insanlar yüzünden gönül eleğimizden insan eliyor, gönlümüzün tıpkılarını tıpkılaştıramadan gönül kapılarımızı kapatmak zorunda kalıyoruz.
Oysa “Gönlümüz han değil ki dergâh, öyle paldır küldür girilip, çıkılmaz günah…”
Sevmek; gönül emekçisi, sevmek yoruluyor, sözler yoruluyor, göz görüyor gönül yoruluyor, akıl gönle kızıyor, kırılıyor kırıldıkça keskinleşiyor. Gönül her defasında merhametiyle dergâhında insan yoğuruyor, kapılarının kilitlerini, ahlakıyla açıp, insan uğurluyor…
Gönül öyle ulu, öyle güzel bir dergâh aklın sevgisizliğini yine merhametiyle taçlandırıyor. O dergâhın en büyük sultanı yine “sevgi” oluyor.
Bir de nedensiz, niçinsiz sevip, gönlümüzün sol yarısına yerleştirip derdiyle uyandıklarımız var. Gönül dergâhımızın deryalarından, kopamadıklarımızdan, gönlü, sözü, yüzü eşsiz olanlardan, aklımıza koyup yüreğe bırakıp doyulmayanlardan, yüreğiyle, insanlığıyla, merhametiyle gönül kapılarımızı açtıklarımız, iyiler var. Ömrümüzden geçenlerle, gönlümüzde ağırladıklarımız bir olmayanlar var.
Aşkın oduyla gönlünü yakıp acısını güzelleştirenler var. Dergâhının bahçesinde sevgiyle ekip, karşılıksız güllerini derenler var. Aşkın sazını gözlerini yumduğunda gönülden çalanlar var. Gönlünün güzelliğiyle ekmeğini yiyenler var… İyi ki varlar, iyikilerimizden olanlar var.
Gönlümüz bir dergâhsa, o zaman ki her daim aşk ile..
Ömrümüze, gönlümüze, yüreğimize iyi gelenlerin hep var olması dileğimle.
Ezgiciğim kalemine sağlık.O kadar güzel anlatmışsın ki keyifle okudum.Yeni yazılarının devamını diliyorum…..
Sevgiler
Kalemine yüreğiine sağlık
Kalemine sağlık canım harika bir yazı olmuş 👍👏👏
Tebrik ediyorum ezgim..yüreğine sağlık
Herkes okumalı, çok iyi bir yazı 😌
Kalemine sağlık çok beğendim 😊
Tebrik ederim canım çok güzel bir yazı olmuş 👏👏
Dilerim hayatımda her şeyi o güzel yüreğine göre olsun kalemine eline yüreğine sağlık 🙏
Sende bize her zaman çok iyi geliyorsun canım Ezgi ablacım 🥰 mükemmel bir yazı olmuş çok tebrik ediyorum 🙏🏻
Kaleminize sağlık ne güzel anlatımdır bu nasıl akıcı keyifle okudum👏
Her zaman ki gibi muhteşemsin… canım arkadaşımın kaleminden. Daha nicelerine
Kalemine sağlık Ezgi abla yeni yazılarını merakla bekliyorum
BENİM KİBAR NAİF ARKADAŞIM
KALEMİNE YÜREĞİNE SAĞLIK
Döktürmüşsün Yine bir solukta okuduğumuz yazıyı. Kalemine yüreğine sağlık ☺️