Görünmeyen Tehlike Duygusal Şiddet

Sinem Erusta 461 Görüntüleme Yorum ekle
5 Dak. Okuma

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) şiddeti, “fiziksel güç veya iktidarın kasıtlı bir tehdit veya gerçeklik biçiminde bir başkasına uygulanması sonucunda maruz kalan kişide yaralanma, ölüm ve psikolojik zarara yol açması ya da açma olasılığı bulunması” durumu olarak tanımlanmaktadır. Hukukçular ise şiddet eylemlerini açıklarken “İnsanın, benzerlerine karşı giriştiği, onlarda önemli ya da önemsiz hasarlar veya yaralar oluşturan, saldırganlık ve hoyratlık ifade eden hareketlerdir” açıklamasını yapmaktadır.

Maalesef dünyada olduğu gibi ülkemizde her geçen yıl milyonlarca aile içi fiziksel şiddet vakası resmi makamlara bildirilmektedir, fakat çeşitli nedenlerden bildirilmeyen vakalar da oldukça fazladır. Fiziksel şiddet görünür durumdayken ondan çok daha yaygın, daha önce başlayan, fiziksel şiddetin ayak sesi olan Duygusal/Psikolojk şiddet ancak nadiren fark edilebilmekte ve tartışılmaktadır. Bunun öncelikli sebebi duygusal istismarın genellikle çok zor fark ediliyor olmasıdır.

Tüm dünyada kadın erkek fark etmeksizin çok fazla insanın çevrelerindeki insanlara duygusal olarak şiddete maruz bıraktığı bilinmektedir. Duygusal şiddete maruz kalmış insanlar, gelecekte duygusal şiddet uygulamaya daha eğilimli olabilirler, bu kısır döngüden çıkmamızın önlenebilmesinin ilk basamağı ise maruz kalınan davranışın şiddet olduğunun farkında varılmasıdır. Bu yazıyı kaleme almaktaki öncelikli amacım, ilk olarak kendinize yapılan, daha sonra da başkalarına uyguladığınız duygusal şiddetin farkına varmanızdır.

Duygusal Şiddetin Farkına Varılması Neden Zordur?

Bireyler genellikle en yakınları (Ebeveyn, eş… vb.) tarafından duygusal şiddete maruz bırakılırlar. Belli belirsiz, alttan alta eyleme geçirilmesiyle birlikte gözle görünebilecek somut izler bırakmaz ayrıca maruz bırakılan kişi yani kurban şiddeti uygulayan kişi tarafından genellikle bazı davranışlarından dolayı suçlanır. Bu durum mağdur kişilerin kendilerini sürekli olarak kötü ve suçlu hissetmelerine, benlik saygılarının zamanla azalmasına ve dolayısıyla duygusal şiddeti görememelerine, tepki gösterememelerine sebep olur, çünkü mağdur kişi artık kendi fikirlerine ve algısına da güvenemez duruma gelmiştir.

Birey duygusal şiddet içeren (toksik) bir ilişkiden çıkmakta zorlanır, bunun nedeni muhtemelen geçmişte de duygusal olarak istismar içeren ilişkiler yaşamış, belki de bu tip ilişkilerle büyümüş olmasıdır. Bu aşamada bildiği, tanıdığını ilişki şekillerinden vazgeçmenin zorlayıcı olması muhtemeldir. Bu bireyin suçu değildir, fazla hassas veya güçsüz olduğu anlamına taşımaz. Kişi kendisini böyle bir ilişkiden çıkamıyor halde buluyorsa, çevresinden, daha güvenilir kaynaklardan, yani uzmanlardan psikolojik destek almalıdır. Bu noktada şunu da özellikle belirtmek gerekir ki psikolojik destek almak, utanılacak bir şey değildir, hatta örselenmiş benlik imgesinin yeniden inşa edilmesi için kesinlikle gereklidir.

Duygusal istismarın fark edilmemesinin diğer bir önemli sebebi de, ilişkinin diğer yönlerinin iyi gidiyor olmasıdır: İstismarcı kişi, istismar zamanlarının aralarında veya sonrasında sevgi dolu davranıyor olabilir, böylece duygusal şiddet gördüğünüz kısımları zihninizde reddedersiniz, unutursunuz veya yanılıyor, abartıyor olduğunuzu düşünebilirsiniz.

Duygusal şiddetin yalnızca şiddeti uygulayan ile kurban arasında gerçekleşiyor olması, başka bir tanığın bu davranışları gözlemlemiyor olması, yaşadığınızı anlatacak ve deneyiminizi doğrulayacak üçüncü bir kişi var olması, şiddetin belli belirsiz, alttan alta gerçekleştiği için üçüncü bir kişiye durumu açıklarken zorluk çekiyor olması gibi nedenlerde maruz kalınan durumun duygusal şiddet olduğunun fark edilmesini zorlaştırır.

Duygusal Şiddetin Belirtileri ve Sonuçları

Duygusal istismar zararsız bir şekilde başlayabilir, ancak şiddet uygulayan kişi, ilişkiden ayrılma ihtimalinin olmadığından emin olduktan sonra, duygusal şiddetin seviyesi ve çeşitlerini artabilir. Bu demektir ki, bu davranışlar nişan, evlilik veya hamilelikten önce başlamayabilir, ancak geriye bakarsanız, belli belirsiz kontrol sinyallerini genellikle fark edersiniz. Zaman içinde duygusal istismara maruz kalmak anksiyete, yani kaygı bozukluğu, travma sonrası stres bozukluğu, depresyon, cinsel isteksizlik, cinsel ağrı, kronik ağrı veya diğer fiziksel semptomlara yol açabilir.

Birçok insan, yüzleşmekten korktuğu için şiddetin devam etmesine izin verir. Katı ya da alkolik bir baba, aşırı kontrolcü bir anne ya da alaycı veya kıskanç bir kardeş varlığıyla sürdürülmüş geçmiş ilişkiler yeni ilişkilerin de benzer türde olmasının açıklayıcısı olabilir.

Duygusal İstismar Nedir?

Okuduğumuzda veya dinlediğimizde kolay fark edilir gibi gözüken bazı duygusal manipülasyon çeşitleri, yaşadığınızda fark edilmesi veya tepki göstermesi çok zor bir hale gelebilir. Duygusal şiddetin bir türünü uygulayan kişinin, diğer şiddet türlerini de uygulaması muhtemeldir. Duygusal istismar genellikle birkaç tür iç içe geçmiş şekilde karşımıza çıkar. Tehdit, aşağılama, cezalandırma, aşırı eleştirme, yalan söyleme, manipülasyon, yargılama, suçlama, aşağılayıcı isim takma, emir verme, aşırı öfke, kesintiye uğratma, küfretme, pasif agresif davranışlar, duygu sömürüleri bazı duygusal şiddet biçimleridir. Şiddeti uygulayan kişinin sayılan davranışları başka insanların içerisinde veya şakayla karışık gerçekleştirmesi, her şeyi daha da ağırlaştırıp, baş edilmesi zor bir duruma getirir. Gösterilen tepki “abartı” olarak nitelendirilebilir ancak bu davranışlar sanılanın aksine yaygındır ve hepsi, duygusal şiddet tanımlaması içindedir…

(DEVAM EDECEK)

Bu İçeriği Paylaş
Yazan Sinem Erusta
Bağlantılar:
Uzman Psikolog
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version