Güzel bir şey her zaman iyi değildir, ama iyi bir şey her zaman güzeldir… (Ninon de Lenclos)
Çoğu şey gibi güzellik de göreceli bir şeydir. Düşünen birine göre farklı anlam ve kavramlarla açıklanabilir.
Gözümüze hoş gelen çoğu şeye güzel diyebiliriz. Mesela bu, bir bayan, bir erkek, bir hayvan, bir manzara veya başka bir şey olabilir. Ama gerçek güzellik bununla yetinebilinir mi? Güzel dediğimiz neyse onun kötü yanlarını gördüğümüzde o güzellikten keyif alabilir miyiz? Belki de… Ama bir süreliğine…
Güzelliği güzel yapan içinde bulundurduğu saflıktır… Saflıktan uzak kalan çoğu güzellikler geçici olur. Güzelliği keyifli yapan ise iyi huydur ve böyle bir güzellikten vazgeçilmesi zordur. Kolaylıkla vazgeçilemez olduğu kadar da gerçektir.
Bir başka sebep ise kıldığı değerdir. Güzellik içinde hiç bir değer barındırmıyorsa zarafetini kaybeder. Çünkü her güzellik içinde zarafet bulundurur.
Doğal ve saf olan ve kalabilen çoğu şey güzellik kavramını içinde barındırabilir. Bana göre bir bebeğin gülüşü kadar ikinci bir saf güzellik olamaz. Çünkü bir o kadar temiz ve hakikidir…
İçinden geldiği gibi davranmak, kendinden utanmamak, kendini kendin olduğun için sevmektir güzellik. Bir tek dış güzellik, güzellik kavramını içinde barındırmaya yetmez. Çünkü güzellik bir tek gözle görülebilen bir şey değildir ve gözün gördüğü güzellik her zaman güzel olmayabilir. Asıl güzellik kalple görülebilendir. Yazar Antoine De Saint-Exupéry’nin Küçük Prens kitabında söylediği gibi: “Ama gözler kör. Yüreğiyle bakmalı insan…”
Onun içindir ki keyif aldığımız güzelliğin özüne dikkat etmemiz gerekir ki gerçekte keyif aldığımız objenin aslında ne olduğunu anlaya bilelim… Her zaman güzelliği kalp gözü ile görmek dileğiyle…