Hani Ey Gözyaşım Akmayacaktın

Ayşe Topçu Hopal 450 Görüntüleme Yorum ekle
6 Dak. Okuma

“Musikinin ritminde bir sır saklıdır. Eğer onu ifşa etseydim dünya alt üst olurdu.” (Şems-i Tebrizi)

“Müzik ruhun gıdasıdır.” bu sözü duymayan yoktur. Bence musikinin insan ruhuna dokunan çok özel bir yanı var. Müziği sevmiyorum, dinlemiyorum diyebilecek kişi sayısı yok denecek kadar azdır. Peki fizyolojik gereksinimlerimiz kadar ihtiyaç duyduğumuz müzik, gerçekten ruhumuzun gıdası mı?

Müzik; ilham gücüne sahiptir, aynı zamanda sağlığınızı ve refahınızı artırabilecek güçlü psikolojik etkileri vardır. Müzik, bilişsel performansınızı geliştirir, stresinizi azaltır, beslenme alışkanlıklarınızı değiştirir, hafızayı güçlendirir, üzüntülerin üstesinden gelmenize yardım eder, daha iyi bir uyku uyumanızı sağlar, motivasyonunuzu güçlendirir, size manevi güç verir, depresyon belirtilerini azaltmaya yardımcı olur, dayanıklılığı ve performansınızı arttırır. Sonuç olarak kendinizi daha motive, mutlu ve rahat hissedersiniz.

Nöromüzik kavramı ile de müziğin tedavi edici yanı tıp literatürüne girmiştir. Tarihe baktığımızda müziğin tedavi amacıyla kullanıldığı en eski medeniyetlerin başında Sümerler, Babiller, Asurlar, Çinliler, Eski Mısır ve Yunanlılar gelir. Tıbbın babası olarak kabul edilen Hipokrat tarafından da tedavi olarak kullanılmış ve günümüzde halen kullanılmakta olan bir yöntemdir. İnsanın her dönem dinlediği müzik de farklılık gösterir. Bu durumun da insanın ruh haliyle doğrudan ilgili olduğunu düşünüyorum. İlkokul yıllarımdan bu yaşıma kadar çok farklı tarzda müzik dinlemiş biri olarak bu durumu kendimce ispatlanmış buluyorum.

Müziğin evrenselliği ise tartışılmaz bir gerçek. Fransızca bazı şarkıların içimde uyandırdığı duyguları tarif etmek oldukça zor. Bilmediğim bir dil, ne anlatıldığını anlamıyorum fakat o notalarda benim içime dokunan çok özel bir şey var. Fransızca şarkıların yanında bazı İngilizce ve Hintçe şarkılarda da bunu yaşarım.

Bizim müziğimize gelecek olursam. Çok farklı tarzlarda geniş bir yelpaze karşılar bizi. Türk sanat müziğinin ruhu dinlendirici, arındırıcı tarafı olduğuna hep inanmışımdır. Türk sanat müziği denilince de Zeki Müren’i, Müzeyyen Senar’ı, Ahmet Özhan’ı ve daha nicelerini anmamak olmaz. Horace müzik için: “Ey acıların tatlı ve iyileştirici merhemi.” der. Ne güzel söyler. İşte benim için Türk Sanat Müziğini dinlemek adeta iyileştirici bir merhem görevi görür. Türk Halk Müziği ile de geçmişle aramda bazı köprüler kurarım. Bu topraklarda yaşanmış hikayelere kulak veririm. Aşık Mahsuni, Neşet Ertaş, Aşık Veysel gibi daha nice şair ve ozanın sözlerinde ve nağmelerinde çok özel duyguları yaşarım.

Müzik benim için bir hayat biçimi. Sinirli birisine şarkı ile cevap verdiğinizde hemen yumuşadığını görürsünüz. Size çok sinirlenen yada eve morali bozuk gelen evladınıza küçük bir şarkı ve dans eşliğinde karşılık vermeniz onun o ruh halinden hemen sıyrılmasına yardımcı olur. Müzik dokunduğu her yeri iyileştirir, güzelleştirir. Ortama huzurlu bir enerji yayar. Bob Marley’in şu sözünü bu noktada hemen anımsarım. Der ki: “Eğer insanların hayatına müzik ve sevgi aşılarsan onları tedavi edebilirsin.”

Müziğe duyduğum aşk beni farklı araştırmalara sevk etmiştir. Ruhumda farklı etkiler yaratan şarkıların hikayelerini oldukça merak ederim. Bunu kim, hangi duygularla, nasıl yazdı? Yaşanmış bir hikayemi ya da bir sevgiliye duyulan aşkın sonucunda mı ortaya çıktı? Bir çok türkünün hikayesini de bilirim ama bir tanesi beni çok çok etkilemiş ve şaşırtmıştı.

Orhon Seyfi Orhon’a sözleri ait olan “Veda Busesi” isimli şarkıyı bilmeyen yoktur. Bu şarkıyı dinleyen biri olarak sanırım herkes gibi bir sevgiliye yazılmış olduğunu düşünmüştüm. Fakat bu şarkı iki kişi arasında yaşanan aşktan çok daha farklı hüzünlü bir hikayeye sahipmiş.

Şair bu şiiri, kanserden ölen kızına yazmış. Ünlü şiirin hikayesi şöyle anlatılmaktadır:

“Babası, kızının kapısını açarken biraz duraksadı. Sessizce kapının kolunu aşağı indirip, kızının bugün daha iyi olması için dua etti. Gün boyunca kızına doyasıya sarılmayı düşünüyordu. O yüzden bütün işlerini iptal etmiş, akşama kadar onun yanında oturmayı planlamıştı. Uyuyup uyumadığını kontrol etmek için usulca yatağın üstüne eğildi. Kızı perişan halde görünüyordu. Gözleri hemen yaşaran baba, kızının bu halini görmesini istemediği için usulca eğildi ve dudaklarını kızının alnına koydu. Öpmedi, çünkü öpmek çok kısa bir andı. Öylece durdu ve derin derin nefes alarak kızının kokusunu içine çekti. Kız, eliyle babasının kolunu… Ancak baba kızının alnında öylece durdu. Biraz daha dursaydı gözyaşları kızının yüzüne damlayacaktı, ağladığı anlaşılacaktı. Yatağın yanındaki sandalyeye oturdu. Kız o kadar bitkin düşmüştü ki çok kısık bir sesle, “Babacığım, annemin öldüğü günü hatırlıyorum, günlerce çok ağlamıştın. Şu son anlarımda senden bir şey istiyorum babacığım, dedi. Ben öldükten sonra hiç ağlamayacaksın, gözünden bir damla yaş bile düşmeyecek, anlaştık mı?” dedi. Baba imkansızı isteyen kızına baktı, ağlamaklı halini bastırarak başını hafifçe salladı. Kızı çok zor nefes alıyordu. Birkaç saniye içinde nefes alışverişleri kesildi, başı yana düştü. Hıçkırıklar içinde kızını kucağına aldı. Kızının cansız bedeni hala ateşler içindeydi. Buna rağmen kızı üşümesin diye battaniyeyle sardı, bahçeye çıkardı. Kızını sandalyeye oturtup, yere çöktü, başını kızının kucağına koydu, hıçkırıklarla ağlamaya başladı. İşte o an dilinden bu ölümsüz mısralar döküldü…”

“Hani o bırakıp giderken seni,
Bu öksüz tavrını takmayacaktın?
Alnına koyarken veda buseni
Yüzüme bu türlü bakmayacaktın?

Gelse de en acı sözler dilime,
Uçacak sanırım birkaç kelime…
Bir alev halinde düştün elime,
Hani ey gözyaşım akmayacaktın?” 

Şarkıyı her dinlediğimde hüzünlü hikayesini düşünmeden edemem. Nice hikayesi olan türküleri de o hissiyatla dinlemeye çalışırım. Bu şekilde sözlerin ve müziğin birleşimine çok daha fazla hakim olduğuma inanırım. Bir duygu selinin içinde bulurum adeta kendimi. Yazımı, Hugo Riman’ın müzik üzerine söylediği güzel sözleriyle sonlandırmak istiyorum.

“Müzik insan ruhunu dalgalandıran, okşayan ve ona ince zevkler tattıran, üstün bir sanattır.”

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Yazar
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version