Hayal ile Huzur Arasında

59 Görüntüleme
3 Dak. Okuma

Hayal kurmayı bir kenara bırakıp geçmişe yolculuk etmeye ne dersiniz? Şimdi, tam zamanı, kapatın gözlerinizi ve kaseti geriye sarmaya başlayın. Salla azizim kolyeyi, en mutlu olduğumuz zamana seyahat edelim. Başlasın yolculuk! Nerede olduğunuz ve nereye gittiniz, siz de kalsın. Herkesin hayatı kendine özel ve özel hayata sarkıntılık etmek kimin haddine? Haydi, adımlayın, koşun ya da uçarak gitmeyi demeyin. Sis bulutlarının içinde yön arayışınız devam etsin, ta ki en uygun dergahı bulana kadar.

Dervişin en çok feyz aldığı yer, saadete ulaştıran çile hanesinde, gök kuşağı vari rengârenk anılarınızı tekrar yaşamaya ne dersiniz? Gönlünüzün ferahlığının yüzünüzde belirttiği tebessümlü zaman dilimini hatırlamaya çalışın. Canlansın uyuyan tüm hatıralar. Nefes almaya başladı mı, tozlu raflarda hissizleşmiş kitabınızın sadece size ait kelimeleri içinizdeki coşkuyu tarif edebilir misiniz? Evet ya da hayır demek kendi tercihiniz.

Uçsuz bucaksız bir denizin tam ortasında ama tüm tehlikelerden uzak olduğunuzun farkında mısınız? Bir köpek balığının gelip sizi yutma ihtimali bile çok zayıf. Bu derya sadece sana ait. İzbe sokaklarda avare gezinen mutsuz çocuklar yok değil mi orada? Hisleriniz, hissetme yetiniz gayet iyi. Her şeyi duymaktasınız. Hissettikleriniz gözlerinin önündeki dev ekranda muhteşem bir gösteri sunmakta.

Yaşam sürdüğünüz mekan konfor bakımından en üst kademe. İş yok. Ders yok. Dert yok. Tasa yok. Mükemmel besinlerin en yararlı tarafları damarlarınızda dolaşıyor. İletişim kurmak için avazınızın çıktığı kadar bağırmanız gerekmiyor. Bir eliniz yağda, bir eliniz balda yaşamak bu olsa gerek. Yürümek, koşmak, bir yerlere yetişmek gibi sıkıntılardan uzaklarda, size özel inşa edilmiş okyanusun ortasında bir şatonun verdiği rahatlık, padişahta bile olmasa gerek. İhtiyaçlarınızı karşılamak için düşünmeniz yeterli. Ne isterseniz geliyor.

Gecenin üçü, soğuk bir zemheri ayında karpuzun en lezzetli yerine sadece siz sahip olabilirsiniz. Bu saymakla bitmez lezzetler, cennetten bahseden ayetleri anımsatıyor değil mi? Sıcak bir el her daim sevgisini sunmakta, cömertçe davranır. Sabah erkenden kalkmak yok. Okula gitmek yok. Maddi ve manevi gıdanı al ve mekanın tadını çıkar. Manzara muazzam. Etrafında olanlar tamamen zararsız. Fabrika muazzam çalışıyor bu diyarda. Savaş yok, kan yok. Kablolar radyasyon yaymıyor. Hayatın tüm güzellikleri burada. Sevgi fabrikası ile aynı adreste olmanın mutluluğuna kıymet biçilmez. Düşün ve gerçekleşsin. Mutluluğa dair her şey var.

Burası cennet mi acaba? Nereye geldim ki? Yapma! Bozma tılsımı! Adını huzur koyduğunuz mekana son zamanlarda telaşlı sesler gelmeye başladı, değil mi? Ama cennette telaş olmaz ki. Tüh, yolculuk zamanı geldi yine. Açmayın gözlerinizi. Sanki gevşemeye başladı cennetten uzanan kordon bağı. Dünyada hiçbir yer anne karnı kadar huzurlu değil. Cennet iki taneydi. Biri kısa süreliydi. Ya diğeri… Fani cennetten fani dünyaya hoş geldiniz. Rüya bitti. Biri parmağını mı şaklattı? Ebe neden vurdun ki o şaplağı? Böyle de uyandırılmaz ki, azizim!

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Yazar
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version