Yaşadıkça düzelmiyordu hayat, tıpkı yaşlanmakla büyümediği gibi kişinin… (Elif Şafak)
Hayat mücadeledir. Çünkü dünyaya geldiğimiz andan itibaren ilk hareketimiz nefes almaya çalışmamız ve ilk mücadele de bununla başlamış oluyor. İlk nefes alışımız ile hayat, yani mücadele başlıyor.
Daha sonra anne sütünü kabul etmek, ileriki zamanlarda yemek yemek, yürümek, konuşmak, dünyayı tanımak gibi konularda mücadelelerimiz başlar. Ergenlik yaşına geldiğimizde, karakterimizin oturmasını sağlayan daha zorlu bir mücadeleye girmiş oluruz. En çok kırgınlıklar da bu zamanlarda başlar; daha çok kendi seçimlerimizi ortaya koymak, kendi bildiğimizi yapmak isteriz ve yakın akrabalarımızla ara ara çatışmalara gireriz. Bu dönem aslında bir insan için en kritik ve hassas dönemlerdendir. Çünkü ergenlik, çocuklukla büyüme arasındaki bir yoldur; insan öyle bir yaştadır ki ne çocuktur ne de büyüktür. Çocuk olma fikrine itiraz eder, büyük olmak ister ama büyük olmadığının da farkındadır. Bir tek çocuklar arasında büyük olduğunu görür ve “büyüklüğünü” bu şekilde ifade etmek ister. Büyük olduğu zaman ise olgunluğun verdiği gerçek ızdırap ile büyük olmak istemez; bu gerçekleri reddedemediği için bu gerçekleri algılayamadığı çocukluğuna dönmek ister, kaygıyı hissetmemek adına…
Bütün bunları dikkate alarak, insanın hayatta olduğu müddetçe sürekli bir mücadele halinde olduğu anlaşılmış oluyor. Çünkü insan, gelişime açık bir varlık ve sürekli yenilenmek peşinde. Kendini yenilemeyen, yani kendi hayatında yaşadıklarından ders almayan, ders alması gerektiği yerde sürekli aynı noktaya basıra basıra vuran insanın hayatı, EKG cihazında kalbin dalga hızını gösteren dümdüz vektöre benzer. Oysa ki kalp çarptığında, yani hayatta olduğumuzda, kalbin ritmi nedeniyle vektördeki sinyallerin dalgalı olması gerekir. Hayatı dümdüz yaşamak da bu dalgaların düz çizgi halinde olmasından başka bir şey değildir. Hayat inişli çıkışlıdır ve bu sebepten de hep mücadele talep eder. Tıpkı kalbin çarptığını ispat eden ritimler gibi…
Mücadeleyi doğru yapmak için ise hayatı anlamak, anlamaya çalışmak gerekir. Neyi niçin yaşadığınızı düşünmekte fayda var…