İnsan doğduğu aileyi, ülkeyi, dini seçemez. Buna isteyerek “iyi ki,” der ya da istemeden katlanır. Bilmeden ya da seçemeden iyi bir aileye doğan da vardır doğmayan da. Doğmayana şanssız deriz. O şansız gariban, biraz akıl ve sezgiyle doğmuşsa içine doğduğu makus kaderi, uğraşa didine değiştirebilir. Şanslı doğanlarsa bunun farkında olarak ya da olmayarak yaşamın ona bahşettiği nimetlerden yararlanır.
Dine inansın inanmasın, külli irade ya da cüz’i irade dediğimiz şeyi, çoğu insan bilir. Yine de bilmeyenler için külli irade, Allah’ın belirlediği kader; cüz’i irade, insanın yaptıklarıyla kaderini belirlemesidir. Seçme şansımız yoksa külli iradenin etkisindeyizdir.
İnsan, kendi kararlarını verme yaşına gelene kadar ailesinin ve yaşadığı çevrenin etkisi altındadır. Kendi kararlarını verecek yaşa gelip de bağımsızlaştığı gün, kendi seçimlerini yaşamaya başlar. Bu yaş, takriben on sekiz yaş ve sonrasıdır. Çünkü bu yaşlardan sonra, insanın çalışması ya da okuması ve beraberinde evlenmesi beklenir. Aslında insanın bağımsızlığını ilan ettiği, özgürleşmeye başladığı yaşlardır. Artık kendi kararlarını verecek, seçimlerini özgürce yapabilecek bir yaşa ve akıl seviyesine erişmiştir. Peki, insan bu yaşlardan sonra özgürleşir mi, yoksa büsbütün özgürlüğünü yitirir mi?
Çocuk olduğu zamanlardaki gibi bağıra çağıra sokaklarda dolaşabilir mi? Söylediği saçma sapan sözler, “çocuk işte” hoşgörüsüyle normal karşılanabilir mi, ya da delikanlılıktaki vurdumduymazlık, fevrilik gençlikte akan deli kanın etkisiyle mazur görülüp gülünüp geçilebilir mi?
İnsan ne zaman tutsak olur hayata? Ne zaman onun kölesi olur? Ne zaman çocuklukta ya da gençlikte yaptığı davranışlar, yetişkinliğe adım attığı andan itibaren insanların dikkatini çekip delilik yaftası yapıştırmaya kadar gidebilir?
Cüz’i iradenin başladığı yerde. İnsanın seçimlerinin başladığı yerde, tutsaklık da başlar. İnsan, seçimlerinin kölesidir çünkü. Seçtiği işin, eşin, çocuğunun kölesidir. Hayatta kalabilmek, iyi bir yaşam sürebilmek için paranın; bu paranın kaynağı olan işinin; ondan para bekleyen ailesinin; geleceğini düşünmek zorunda kaldığı çocuklarının…
Hayatta en akıllıca seçimleri yapan insan bile seçimlerinin ona yaşatacaklarını kestiremez. İyi bir iş seçtiğini sanır, işi onun cehennemi olur; aşık olarak evlendiği insan, mutsuzluğunun baş müsebbibidir; heyecanla beklediği evlatları hayırsız çıkar, şansına iyi evlatlar çıksa da onların geleceği için endişelenmekten ölene kadar çalışmayı seçer.
Hayat, seçimlerimizse; seçimlerimiz, yükümlülüklere gebedir. İnsan üzerine ne kadar sorumluluk alırsa o kadar bağlı kalır seçimlerine. Üstelik çelik halatlarla bağlanır. Bu bağlardan kurtulması için ölmeyi beklemesi gerekir.
Ne kadar az sorumluluk, o kadar fazla özgürlük… Kulağa hoş gelmiyor olabilir. Bize yıllarca öğretilen bu değildi oysa. Hayatta belli bir yol kat ettikten sonra, bu gerçekle yüzleşir insan. Vicdanına yenik düşen, bir ömür boyunca bu sorumlulukları atamaz üzerinden. Atanlarsa bir vicdan yükünün altına girer, çoğu çevreleri veya toplum tarafından dışlanır hatta lanetlenir. Bunu umursamadan yaşamayı göze alanlar, yalnızlığa mahkum olduklarını anladığı zaman, ayaklarına vurulan yeni bir pranganın farkına varırlar.
Yaşlılık, insanların en özgür olduğu zamandır. İş, aile, çocuk geride kalmıştır. Biraz paran da varsa kaygısız bir hayata ulaşabilirsin. Tam da böyle bir zamanda, sağlık sorunlarının yakana yapışması, hızlı ve çevik olamamak, ertelediğin hayallerini gerçekleştirebilecek mecalinin kalmaması, hayatın insana taktığı çelmedir. Bir söz vardır ya, “Gençler bilse, ihtiyarlar yapabilse.” Güzel bir dilek; ama tabiatın kanuna aykırı.
“Akışa teslim ol,” denir bir de. Kişisel gelişim kitapları, yoga ve buna benzer birçok öğreti hayatımıza girdiğinden beri neredeyse duymayanımız yoktur. Yaşlılıkta ister istemez akışa teslimsindir zaten. Ama hayatın içinde aktif bir şekilde yer alman gereken yıllarda akışa teslim olabilen var mı, bilmiyorum.
Seçimlerin, hayatını belirliyorsa hayatın o kanaldan akar gider. Cüz’i iradenle değiştirebileceğini değiştirir; değiştirdiklerinin hayır mı şer mi olduğunu gelecekte anlayabileceğin şekilde yürümeye devam edersin.