Hayat bazen bir bulmaca gibidir. Hayatın bize neler getirip, neler götüreceğini asla bilemeyiz. İyi sandığımız şeylerin birden kötüye gitme ihtimali olduğu gibi kötü giden şeylerin de bize iyi şeyler getirip getirmeyeceğini bilemeyiz. Hayatı, yaşamayı belki de böyle öğreneceğiz. Umut etmekten hiçbir zaman vazgeçmeden ilerlememiz gerekir.
En iyi dostumuzun en kötü düşmanından bile kötü olduğunu görüyoruz bazen. Bazen de zor bir durumda kaldığımız zaman etrafımızda birilerini ararız. Bir destek eli bekleriz. Hayat o kadar acımasızdır ki yanımızda olması gerekenler yanımızda olmaz ama hiç beklemediğimiz bir yerden hatta bir düşmanından yardım eli bulursun. Bu hayatın bize göstermiş olduğu bir derstir. Önemli olan bu dersten kendimize bir pay çıkarabiliyor olmaktır. Kimin ne olduğunu asla bilemeyiz. Kim gerçek dost, kim gerçek arkadaş; bunlar ancak yaşanan olaylar sonrası anlaşılır. İyi günde yanında insan bulmak kolaydır. Önemli olan kötü gününde de o kişilerden yardım alabilmektir.
İnsan bazen de bambaşka bir yerde hayatına yeniden başlamayı hayal eder. Normal hayatı onu o kadar çok sıkmıştır ki yeni bir düzene ihtiyaç duyar. Hayatında hayatına anlam katan insanlar gittikçe yalnızlaşır, yalnızlaştıkça da yeni heyecanlar arar. Ben öyleyimdir mesela. Yeni bir şehir, yeni insanlar, yeni bir ev ve yeni bir yaşam.
Bazıları ise tam tersi bu durum onları korkutur. Düzenine kendini öyle çok kaptırmıştır ki yeniliğe olan açlığını anlayamaz. Ama bu insana zarar verir işte. Ne olursa olsun insanın hayatı tekdüze gitmemeli bence. Küçük küçük detaylar da olsa yenilik ile dolu bir yaşam kurmalı insan kendine. Çünkü hayat bazen çok adil davranamayabiliyor insana. Kötü yönünü gösterdiği anda etrafında kimse kalmıyor. Tutunacağı bir dal kalmıyor. Derdini anlatacağı, tavsiye dinleyeceği, yeri geldiğinde uyarılar alacağı kimse kalmıyor etrafında. İşte bu duruma gelmeden önce işimizi sağlama almalıyız. Herkesin bir gün gideceği ihtimalini düşünmek gerekir.
Ama bir durum vardır ki o asla değişmez; insanın ailesi hiçbir zaman kişiyi yalnız bırakmaz. Tabii istisnalar var her durumda olduğu gibi. Ama aile demek beraberlik demek değil midir zaten? Ailen senin en yakın arkadaşın, dostun, sırdaşın, yaşam kaynağın olur. Sırtını dayayabileceğin koca bir çınar olur. O çınar hiç yıkılmaz. Seni yere düşürmez. Olur da düşersen de ilk elinden tutan yine ailen olur. Kendimden örnek verecek olursam; çok kötü şeyler yaşadım, hayat herkese olduğu gibi bana da adil davranmadı. Düştüm, yaralandım, tükendim. Ama her zaman ailem için ayakta durdum. Çünkü biliyorum ki benim ayakta durmam onlara güç verdi. Benim ayakta durmam onları daha da sağlamlaştırdı.
Kısacası benim anlatmak istediğim; ne olursa olsun ailenden başka kimseye güvenilmeyeceğini iyilerinle ve kötülerinle ailenin her zaman seni kabul edeceğini, sana destek olacağını bilmek gerekir. Bu bizim en büyük şanslarımızdan bir tanesi. Önemli olan bu şansa sahip olduğunu fark edip ailenin değerini bilmek ve onlar için ama en çok da kendin için ayakta dimdik durabilmek.
Çok güzel yazmışsın Fatma.
Kimi zaman insanın ailesini bile yanında bulamadığı oluyor. Bu da bir nasip meselesi bence. Ama pek çoğumuz için aile, geri döndüğümüzde orada bulduğumuz bir sığınak olmuştur. Nimetlerin değerini yaşarken takdir edebilmek ne güzeldir. Aile sevgisini bize hatırlattığın için sana teşekkür ederim. Imza: mutlu fiil