Hayatı hiçbir zaman bir düzen içine sokamadım, her defasında bir yerde, bir ucunda bir şeyler eksik oluyordu, lakin zamanla bu eksik olanlar tamamlanırken diğer bir uçta bir kopukluk oluyordu. Her defasında üzüntü duymak yerine zamana bıraktım artık, nasılsa eksik yerine gelirken başka bir eksiklik meydana çıkarken her şey tamamına eriyordu. Hayatımda değişikliklere her zaman yer verdim, değişiklerin gülümseyen yüzü bana döndükçe ben de ona doğru döndüm. O bana gülümsedi, ben de ona gülümsedim, bu sayede eksikliklerimi görmezden gelerek hayatın sunduklarıyla mutlu olmayı seçtim. Beni yoldan alıkoyan eksikliklerim artık kaybolmuş, yanımda kalamaz hale gelmişlerdi değişikliği yanıma alınca. Hayat bir sınavsa, dünya hayatı bir imtihansa, ben bunu en iyi şekilde vermeye çalışsam da çoğu zaman veremeden bir köşede takılı kalıyordum başarısızlıkla. Aslında sonunda anladım ki, başarısızlık başarmanın kapısına varmak ve açmakmış, koşmakmış düştükçe kalkarak yorulmadan varmakmış, geç de olsa anladım.
Düzensizlik üstüme geldikçe ben değişimle üstüne gittim. O tek başına, ben iki kişiydim, haliyle kaçmak zorunda kaldı, ufak ufak eksiklerim yerine gelmese de olanla idare ettim. Bana fazla olan düşüncelerimi yolun bir kenarında bırakarak geminin kalkacağı limana doğru yürüyorum, bu fazla düşünceleri bineceğim gemi taşıyamaz batırır. Gönlümün askılığında ağırlık yapan eksikliklerimi bırakarak yola devam ediyordum, onlara veda etmedim, veda etmek geriye tekrar dönerek sarılmak demekti benim için, veda etmeden çıktım, ben eksikliklerime rağmen bir insandım. Bu eksikliklerim neye ihtiyacım olduğunu hatırlatırken gözümden iki damla yaş döküldü ve uzakta veda ettim geri dönmek adına, çünkü onlar bana arkadaştı, hatırlatandı, utandım bir an yüzüm kızardı.
Bir amacımın olduğunu bana hatırlatan eksikliklerim, tam olanın peşinden koşarak başka gönüllerden bir şeyler alarak eksik etme derken, ben yüreğimdeki koca sevgi ile yarınlarıma doğru gülümseyerek yürüyordum artık. Yıllarca, sebepsizce bilmeden eksikliklerimi üzmüş, eksik kaldığım için üzülmüştüm, oysa daha başka bir anlamı olduğunu öğrendiğim anda yürekten kocaman öpücüklerle selamlarımı rüzgârla gönderdim, vesselam.